flügel

listen to the pronunciation of flügel
Almanca - Türkçe
{'flü: gıl} r kanat; kuyruklu piyano
r. 'flü: gıl kanat; kuyruklu piyano
[der] kanat; pervane, pala; kuyruklu piyano
kanat takmak
kanatları
kanata
kanatlar
kanatlanmak
kuyruklu piyano
kanat

Anne ve babanın çocuklarına vermesi gereken iki şey: Kökler ve kanatlar! - Zwei Dinge sollten Kinder von ihren Eltern bekommen: Wurzeln und Flügel!

Uçabildiğinin hayalini kur, o zaman kanatlanırsın! - Träume vom Fliegen, dann wachsen dir Flügel!

Türkçe - Türkçe
Kuyruklu piyanolara verilen ad
İngilizce - Türkçe

flügel teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

grand
{i} bin dolar

Ben sadece üç bin dolar yaptım. - I just made three grand.

grand
{s} muhteşem
grand
ihtişamlı
grand
gösteriş
grand
{i} k.dili. kuyruklu piyano
grand
{s} genel

Büyükbabam sabah kahvaltısını genellikle saat altıda yer. - My grandfather usually eats breakfast at six.

grand
yüksek

Benim torunum çok yüksek sesle bağırır. - My grandson cries very loud.

Onun büyük babası yüksek rütbeli bir askerdi. - His grandfather was a soldier of high degree.

grand
bütün

Tom bütün yaz büyükannesi ile birlikte kalıyor. - Tom has been staying with his grandmother all summer.

Büyükanne bütün aileyi buz kesilmiş bırakarak öldü. - Grandmother died, leaving the whole family stunned.

grand
tatlı

Büyükanne torunlarına tatlılar vermektedir. - The grandmother gives sweets to her grandchildren.

grand
kuyruklu piyano

O ezgiyi kuyruklu piyanosunda çaldı. - She played that tune on her grand piano.

Kuyruklu piyanonun hiçbir pedalı yoktur. - The grand piano has no pedal at all.

grand
ince
grand
enfes
grand
çok iyi

Büyükanne çok iyi görünüyordu. - Grandmother looked very well.

Büyükannem çok iyi göremez. - My grandmother can't see very well.

grand
baş

Onun büyükbabasının ölümünü işitmesinin ilk şokundan sonra, kız ağlamaya başladı. - After the initial shock of hearing of her grandfather's death, the girl started to cry.

Büyükbabam başını salladı ve gülümsedi. - My grandfather nodded and smiled at me.

beaters
Tokmaklar
grand
{i} argo bin dolar
grand
{s} önemli

Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir. - While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.

grand
{s} asil
grand
{s} muhteşem, görkemli, ihtişamlı
grand
{s} ağırbaşlı
Almanca - İngilizce
vane
grands
leaves
grand
scutcher (of a scutching machine)
scutchers
grand pianos
wing
beaters
vanes
wing (poultry cut)
beater
wings

It had the head of a woman, the body of a lion, the wings of a bird, and the tail of a serpent. - Es hatte den Kopf einer Frau, den Körper eines Löwen, die Flügel eines Vogels und den Schwanz einer Schlange.

If we had wings, could we fly to the moon? - Könnten wir zum Mond fliegen, wenn wir Flügel hätten?

blade
grand piano

Have you heard about my new grand piano? Now you have to hear its sound. - Hast du schon von meinem neuen Flügel gehört? Jetzt musst du seinen Klang hören.

blades
alae
wıngs
aerofoil
Flügel (Tür)
leaf
Flügel (eines Insekts)
ala
Flügel eines Schleusentors
leaf of a lock gate
Das Flugzeug senkte seine Flügel ab.
The plane dipped its wings
Der Adler öffnete seine Flügel und erhob sich in die Lüfte / schwang sich in die
The eagle spread its wings and soared into the air
Die Flügel sind mit dem Brustkorb gelenkig verbunden.
The wings are articulated to the thorax
Einige Insekten haben nur unvollständig entwickelte Flügel.
Some insects have only rudimentary wings
Kanal-Flügel
channelwings
Kanal-Flügel
channel wing
Kanal-Flügel
channelwing
Kanal-Flügel
channel wings
Schränkung (der Flügel)
décalage (of the wings)
Skelettlinie durch die Flügel
centre line of the wings
Skelettlinie durch die Flügel
centerline of the wings
V-Flügel
dihedral wings
V-Stellung (der Flügel)
dihedral angle (of wings)
V-förmig angeordnete Flügel
dihedral wings
den Kopf unter den Flügel stecken
to tuck your head under your wing
die Flügel hängen lassen
to be despondent
die Flügel hängen lassen
to be dejected
jdm. die Flügel stutzen
to clip somebody's wings
jdm. die Flügel stutzen
to clip the wings of somebody
radikaler Flügel
radical faction
vorspringende Flügel
foreparts
vorspringende Flügel
front parts
vorspringender Flügel
forepart (of a building)
vorspringender Flügel
front part