O yüksek toplum partilerinin tümünde bir demirbaştır.
- She's a fixture at all the high-society parties.
Çalışmak için burada olmak yerine onun burada sadece kalıcı bir fikstür olduğunu anlarsın.
- Instead of being here to work, you get the sense that he's simply a permanent fixture here.
The device is available in both handheld and fixtured models.