O, birincilik ödülünü kazanmakla övündü.
- She boasted of having won the first prize.
Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.
- Let's draw lots to decide who goes first.
Öncelikle bütün bu tohumları ekmek zorundayız.
- First of all, we have to plant all these seeds.
İlk önce ben kızımın sağlığı hakkında çok kaygılıyım.
- First of all, I'm very worried about my daughter's health.
Bir insan her şeyden önce konuşması ile değerlendirilir.
- One is judged by one's speech first of all.
Bir insan her şeyden önce görünümü ile değerlendirilecektir.
- One will be judged by one's appearance first of all.
İki yılda ilk kez bir film izledim.
- I saw a movie for the first time in two years.
N8, Nokia'nın Symbian 3 işletim sistemi kullanan ilk aygıtı olacak.
- The N8 will be the first device by Nokia with the Symbian^3 operating system
Onunla evlenmek isteyen öncelikle onun babasını ikna etmelidir.
- Whoever wants to marry her must first convince her father.
Tom Boston'da öncelikle Mary ile buluştu.
- Tom first met Mary in Boston.
Benim için büyük sevinç, o birincilik ödülünü kazandı.
- To my great delight, he won the first prize.
O, birincilik ödülünü kazanmakla övündü.
- She boasted of having won the first prize.
Atomu ilk olarak kim parçaladı?
- Who first split the atom?
Dachshund sosisleri ilk olarak New York'ta popüler oldu, özellikle beyzbol oyunlarında.
- Dachshund sausages first became popular in New York, especially at baseball games.
Öncelikli olarak yapacak bir şeyim var.
- I have something to do first.
En başta gitar çalamıyordum.
- At first, I couldn't play the guitar.
İlk başta, Meg vatan hasreti çekti.
- At first, Meg was homesick.
İki yılda ilk kez bir film izledim.
- I saw a movie for the first time in two years.
Paris'e ilk kez gitti.
- He went to Paris for the first time.
İki hafta önce, ilk kez Disneyland ziyaret ettim.
- Two weeks ago, I visited Disneyland for the first time.
Bir insan her şeyden önce görünümü ile değerlendirilecektir.
- One will be judged by one's appearance first of all.
İlk başta mükemmel bir adam gibi görünüyordu.
- At first, he seemed like the perfect guy.
Onun mükemmel bir yazar olduğunu söylemek abartı değildir.
- It is no exaggeration to say that he is a first-rate writer.
Onun hakkında konuşmak için birinci olmak isteyen kimse olmadığı ortaya çıktı.Şimdi ne yaparız?
- It turned out there was nobody who would be the first to talk about it. What do we do now?
Polonya, Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülkelerden biriydi.
- Poland was one of the first countries to recognize the Republic of Turkey.
Ben ilk başta onun kolay olduğunu düşündüm.
- I thought it easy at first.
En başta gitar çalamıyordum.
- At first, I couldn't play the guitar.
Her şeyden önce, adınızı yazın.
- Write your name, first of all.
Bir insan her şeyden önce konuşması ile değerlendirilir.
- One is judged by one's speech first of all.
Kiranı her zaman ayın ilk gününde ödemen gerekiyor.
- You're supposed to always pay your rent on the first of the month.
Tom her ayın ilk gününde kira öder.
- Tom pays rent on the first day of every month.
Yunanların önde gelen tanrısı Zeus'u şereflendirmek için İsa'dan Önce 776'da ilk Olimpiyat oyunları Olimpos Dağının eteğinde düzenlendi.
- In 776 B.C., the first Olympic Games were held at the foot of Mount Olympus to honor the Greeks' chief god, Zeus.
Başlangıçta, ondan hoşlanmadım.
- At first, I didn't like him.
Başlangıçta, onun senin erkek kardeşin olduğunu sandım.
- At first, I thought he was your brother.
Bu evvela üzerinde çalışmamız iktiza eden meseledir.
- This is the problem we should work on first.
Tom evvela oraya gitmek istemedi.
- Tom never wanted to go there in the first place.
Lütfen ilk önce halıyı temizle.
- Please beat the rug, first.
Bob bitiş çizgisine ilk önce ulaştı.
- Bob reached the finish line first.
There was a close play at first.
THE favourable reception the Orrery has met with from Perſons of the firſt diſtinction, and from Gentlemen and Ladies in general, has induced me to add to it ſeveral new improvements in order to give it a degree of Perfection; and diſtinguiſh it from others ; which by Piracy, or Imitation, may be introduced to the Public.
This is a first. For once he has nothing to say.
The first will be last.
- The first will be the last.
The first will be the last.
- The first will be last.
... First of all, I don't have a $5 trillion tax cut. I don't have a tax cut of a scale that ...
... Mr. President? OBAMA: Well, first of all, I think it's ...