Tom onun için hava hoş olduğunu söyledi.
- Tom said that's fine with him.
Bu, Boston'un en hoşi otellerinden biridir.
- This is one of Boston's finest hotels.
O, ince yontulmuş özelliklere sahip bir kızdı.
- She was a girl with finely chiseled features.
Kabul edilebilirler ve edilemezler arasında ince bir çizgi vardır.
- There's a fine line between what's acceptable and what's not.
Ben, havanın iyi olacağını düşünüyorum.
- I think it will be fine.
O, Amerikan sahnesinde en iyi aktör oldu.
- He became the finest actor on the American stage.
Çaba güzel sonuçlar üretir.
- Effort produces fine results.
Adanın güzel bir limanı var.
- The island has a fine harbor.
Onlar Pandora'nın kutusunu açana kadar her şey yolunda.
- Everything is fine until they open Pandora's box.
Tom'a her şeyin yolunda olduğunu söyle.
- Tell Tom that everything's fine.
Onun bir tepenin üzerinde yer alan evinin güzel bir manzarası var.
- Situated on a hill, his house commands a fine view.
Ona o paranın satın alabileceği en iyi eğitim verildi.
- He was given the finest education that money could buy.
Sağlıklı bir merak, aslında güzel bir şeydir.
- A healthy curiosity is truly a fine thing.
Güzel sağlıklı bir bebek doğurdu.
- She gave birth to a fine healthy baby.
Bayırturpunu soy ve ince ince doğra.
- Peel and finely chop the horseradish.
Rahatla, iyi gidiyorsun.
- Relax, you're doing fine.
O çok iyi bir müzisyendir.
- He's a very fine musician.
O gün hepimiz çok iyi bir zaman geçirdik.
- We all had a fine time that day.
O, orada ne olduğu ile ilgili güzel bir açıklama yazdı.
- He wrote a fine description of what happened there.
Bu kahveyi çok ince öğüt.
- Grind this coffee very fine.
Tom 300 dolar para cezası ödedi.
- Tom paid a $300 fine.
Ben yasadışı otopark için 20 dolar para cezasına çarptırıldım.
- I was fined 20 dollars for illegal parking.
Ben iyiyim. Sadece küçük bir kesik.
- I'm fine. It's just a little cut.
Tom 300 dolar para cezası ödedi.
- Tom paid a $300 fine.
Tom yaya geçidinden geçmediği için ceza ödemek zorunda kaldı.
- Tom had to pay a fine for jaywalking.
Bu öğleden sonra hava güzel olacak.
- It will be fine this afternoon.
Çaba güzel sonuçlar üretir.
- Effort produces fine results.
Mükemmel iyi hissediyorum.
- I feel perfectly fine.
Cümlede bir sıkıntı göremedim.
- The sentence seems fine to me.
Güzel Sanatlar Sarayı nerede?
- Where is the Palace of Fine Arts?
Sanatçı olmak için bir güzel sanatlar okulunda okumak zorunda değilsiniz.
- You don't have to study at a school of fine arts to become an artist.
Okulda güzel sanatlar okuyor.
- She is studying fine art at school.
Sanatçı olmak için bir güzel sanatlar okulunda okumak zorunda değilsiniz.
- You don't have to study at a school of fine arts to become an artist.
Of this constraints, the base class constaint and the interface constraint are probably the most often used, with the remaining adding fine-grained control.
Bu şimdiye kadar gördüğüm en güzel resim.
- This is the finest picture I have ever seen.
Lee en güzel elbisesini giymişti.
- Lee was dressed in his finest clothing.
Akıl sağlığı ile delilik arasındaki ince çizgi daha incelmiştir.
- The thin line between sanity and madness has gotten finer.
Bu planı uygulamak için karar verilmesine rağmen, ince noktaların hâlâ planlanmaya ihtiyacı var.
- Although the decision to implement this plan has already been made, the finer points still need to be planned out.
O, ince yontulmuş özelliklere sahip bir kızdı.
- She was a girl with finely chiseled features.
Yabanturpunu soy ve ince ince doğra.
- Peel and finely chop the horseradish.
Bayırturpunu soy ve ince ince doğra.
- Peel and finely chop the horseradish.
Hakim, sanığın bütün para cezalarını ödeyecek parayı bulana kadar hapiste kalacağını söyledi.
- The judge said that the defendant will remain in jail until he finds the money to pay all his fines.
He refilled his glass. ‘The fine is very good,’ he said.
Friendly haggling is a fine art and all part of the experience of visiting a local market; it's not meant to be a battle.
There's a fine line between fishing and just standing on the shore like an idiot. - Steven Wright.
Before signing up for such an offer, be sure to read the fine print carefully.
Use the finest sandpaper available.
... and Amazon, by the way, does a fine product as well-- ...
... And you have people running around saying that it's fine ...