final; occurring as a result

listen to the pronunciation of final; occurring as a result
İngilizce - Türkçe

final; occurring as a result teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

eventual
sonunda

Her zaman Tom ve Mary'nin sonunda evleneceklerini düşündüm. - I always thought that Tom and Mary would eventually get married.

Onların tartışması sonunda berabere bitti. - Their argument eventually ended in a draw.

eventual
{s} son olarak
eventual
ilerde
eventual
er geç

Tom'un er geç ortaya çıkacağını biliyordum. - I knew Tom would show up eventually.

Tom onu hemen yapmayacak ama er geç onu yapacak. - Tom won't do that right away, but he'll do it eventually.

eventual
en sonunda olan
eventual
sonunda olan
eventual
sonuç olarak

Tom sonuç olarak yapmasını istediğimiz her şeyi yaptı. - Tom eventually did everything we asked him to do.

eventual
en sonraki
eventual
nihai

Adalet yavaş ama nihaidir. - Justice is slow, but eventual.

eventual
eventually nihayet
eventual
akıbette
eventual
sonuçta gelen
eventual
{s} muhtemel

Tom sonunda bunu yapacak, ama muhtemelen yakın zamanda değil. - Tom will eventually do that, but probably not anytime soon.

Sonuçta, Tom muhtemelen bize yardım etmeyi kabul edecek. - Eventually, Tom will likely agree to help us.

eventual
netice olarak vaki olan
eventual
{s} er geç olan, en sonunda olan, nihai
eventual
{s} olası
İngilizce - İngilizce
{s} eventual
final; occurring as a result