fikir teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- idea
A good idea came across my mind.
- Aklıma iyi bir fikir geldi.
Colorless green ideas sleep furiously.
- Renksiz yeşil fikirler öfkeli bir şekilde uyur.
- notion
- suggestion
May I make a suggestion?
- Fikir verebilir miyim?
My friend put forward a good suggestion.
- Arkadaşım iyi bir fikir ileri sürdü.
- concept
- view
Their views vary on the subject.
- Konudaki fikirleri değişik.
- belief
- attitude
- inspiration
- voice
- mind
A good idea came to mind.
- Aklıma iyi bir fikir geldi.
A good idea came across his mind at the last moment.
- Son anda aklına iyi bir fikir geldi.
- submission
- conviction
- estimate
- denunciation
- think-so
- doxie
- conceive
- reflexion
- assessment
- wit
- think
- ideo
- thought
- opinion
There is a wide gap in the opinions between the two students.
- İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
No one wants to listen to my opinions.
- Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.
- verdict
- thinking
I had been thinking about our new project for two weeks, but I couldn't come up with a good idea.
- Ben iki haftadır yeni projemiz hakkında düşünüyorum. Fakat iyi bir fikir sunamadım.
Those ideas are alien to our way of thinking.
- Bu fikirler düşünme tarzımıza yabancı.
- position
- sentiments
- estimation
- advice
Tom should ask Mary for advice.
- Tom Mary'ye fikir sormalıdır.
- conceit
- conception
Don't forget that wrong conceptions lead to wrong conclusions.
- Yanlış fikirlerin yanlış sonuçlara götürdüğünü unutma.
- hint
- thought, idea, opinion; advice, counsel
- impression
- cogitation
- take
What's your take on that? - O konuda senin fikrin nedir?.
I'm not sure if George will take to this idea.
- George'un bu fikirden hoşlanıp hoşlanmayacağından emin değilim.
Tom thought it was a good idea to take advantage of the opportunity that Mary had given him.
- Tom Mary'nin ona verdiği fırsattan yararlanmanın iyi bir fikir olduğunu düşündü.
- observation
- design
Using muddy colors for this design is not a good idea.
- Bu tasarım için bulanık renkler kullanmak iyi bir fikir değil.
- sense
- sentiment
- {i} counsel
- wits
Tom was scared out of his wits.
- Tom onun fikirlerinden korkuyordu.
- doxy
- idolum
- fikir birliği
- consensus
You can't just decide things unilaterally like that. We have to come to a consensus.
- Tek taraflı olarak işlere karar veremezsin. Bir fikir birliğine varmalıyız.
- fikir alışverişinde bulunmak
- Exchange ideas
- fikir değiştirmek
- change mind
- fikir tartışması
- sparring
- fikir adamı
- highbrow
- fikir almak
- get (someone's) opinion
- fikir ayrılığı
- difference of opinion
- fikir aşılama
- instillation
- fikir babası
- originator
- fikir birliği
- oneness
- fikir birliği
- concurence
- fikir birliği
- (Politika, Siyaset) compromise
- fikir edinmek
- form an opinion about
- fikir edinmek
- have an idea
- fikir hakkı
- (Ticaret) copyright
- fikir teatisi
- exchange of views
- fikir vermek
- give an idea
- fikir yormak
- ponder
- fikir yürütmek
- put forward an idea
- fikir öncüsü
- opinion leader
- fikir değiştirmek
- change one's mind
- fikir almak
- get one's opinion
- Fikir Kulüpleri Federasyonu
- Federation of Debating Societies
- fikir aşılama
- ideas vaccination
- fikir babası
- Prime mover
- fikir birliği
- Concurrence, consensus, unanimity
- fikir sahibi olmak
- Have an idea
I have an idea aboult economic crisis.
- fikir vermek
- suggest
- fikir yazısı
- writing ideas
- fikir adamı
- headworker
- fikir adamı
- intellectual, savant
- fikir almak
- ask one's input
- fikir alışverişi
- give and take
- fikir alışverişi/teatisi
- exchange of views
- fikir ayrılığı
- difference
- fikir ayrılığı
- divergence
- fikir ayrılığı
- divergency
- fikir ayrılığı
- collision
- fikir ayrılığı
- conflict
- fikir ayrılığı
- clash of ideas
- fikir ayrılığı
- rent
- fikir ayrılığı
- discord
- fikir ayrılığı
- disaccord
- fikir ayrılığı
- variable
- fikir ayrılığı
- division
- fikir belirten işaret
- ideograph
- fikir belirten işaret
- ideogram
- fikir belirtme
- representation
- fikir belirtmek
- form a view on
- fikir beyan etmek
- to give an opinion
- fikir bildirme prosedürü
- (Hukuk) confessional procedure
- fikir birliği
- concurrence
- fikir birliği
- unanimity
- fikir danışmamış
- unadvised
- fikir değişikliği
- reversal of opinion
- fikir değişmesi
- change of heart
- fikir dizisi
- train of thought
- fikir edinmek
- form a judgment
- fikir edinmek
- to form an opinion about
- fikir edinmek
- to have an idea; to form an opinion (about)
- fikir gelmek
- (an idea) occur to someone
- fikir gelmek
- (an idea) come to someone
- fikir gelmek
- (an idea) hit someone
- fikir gelmek
- (an idea) strike someone
- fikir hareketleri
- movements of thought
- fikir hürriyeti
- (Hukuk) freedom of thought
- fikir işçileri
- white collar employees
- fikir işçileri
- white collar workers
- fikir işçisi
- white-collar worker
- fikir işçisi
- professional
- fikir savaşı
- battle of wits
- fikir savaşı
- polemic
- fikir savaşı
- polemics
- fikir savunmak
- defend opinion
- fikir taşımak
- have an opinion
- fikir uyuşmazlığı
- (Hukuk) clash
- fikir verici
- suggestive
- fikir vermek
- give hints
- fikir vermek
- 1. to express one's opinion. 2. to suggest a course of action (to someone)
- fikir vermek
- advise
- fikir yaratan
- idiogenetic
- fikir yaratma
- (Ticaret) idea generation
- fikir yormak
- to ponder, think hard, rack one's brains
- fikir yürütmek
- to put forward an idea, state one's opinion
- fikir yürütmek
- to put forward an idea
- fikir zinciri
- line of reasoning
- fikir çatışması
- clash of ideas
- fikir çatışması
- battle of wits
- fikir üreten
- ideogenetic
- ana fikir
- point
The answer misses the point.
- Cevap ana fikirden uzaktır.
- ima edilen fikir
- overtone
- Fikir vermek
- give opinion
- ana fikir
- heading
- fikirler
- opinions
No one wants to listen to my opinions.
- Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.
There is a wide gap in the opinions between the two students.
- İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- asıl (fikir)
- candid
- delice fikir
- notion
- fikir vermek
- suggest a course of action
- fikir yürütmek
- express an opinion
- fikir üretmek
- produce an idea
- fikirler
- ideas
Colorless green ideas sleep furiously.
- Renksiz yeşil fikirler öfkelice uyur.
Your ideas are different from mine.
- Senin fikirlerin benimkinden farklı.
- garip fikir
- whimsy
- kinik fikir
- cynicism
- lehte fikir
- pro
- mükemmel fikir
- great idea
- parlak fikir
- brillant idea
- parlak fikir
- (deyim) brain-wave
- parlak fikir
- inspiration
- parlak fikir
- brain child
- sabit fikir
- ideefixe
- sabit fikir
- obsession
- fikir yürüt
- opine
- fikir sahibi olmak
- to hold a view/an opinion
- genel fikir
- Public opinion
- sabit fikir
- Obsession, fixed idea, monomania, idee fixe, bee, crank, hobbyhorse
- Allah akıllar / akıl fikir versin
- (Konuşma Dili) Where is your good sense? l am surprised at you/him
- acayip fikir
- phantasy
- acayip fikir
- fantasy
- aklına parlak bir fikir gelmek
- to hit on a good idea
- akıl fikir
- mother wit
- akıl fikir
- complete attention
- akıl fikir mind: Allah akıl fikir versin
- May God cause you to think straight! Aklın fikrin neredeydi? Why didn't you think? Cafer'in aklı fikri tiyatroda. All Cafer thinks about is the theater
- ana fikir
- main idia, central theme
- ana fikir
- central theme
- ana fikir
- root idea
- ana fikir
- main theme
- ana fikir
- central topic
- ana fikir
- subject matter
- ana fikir
- substance
- ana fikir
- distillation
- ana fikir
- gist
- ana fikir
- burden
- ana fikir
- governing idea
- aniden gelen güzel fikir
- a brain wave
- birinden fikir almak
- pick one's brain
- bu iyi bir fikir
- That sounds good
- durmadan fikir değiştirme
- chops and changes
- fikir edinmek
- form an opinion
- ikide bir fikir değiştirmek
- to chop and change
- iyi fikir
- good opinion
- karşıt fikir belirten
- adversative
- kesin fikir
- dogma
- keskin fikir
- shrewd idea
- kilit fikir
- key idea
- parlak fikir
- brilliant idea
- parlak fikir
- brain wave
- parlak fikir
- brainchild
- parlak fikir
- inspiration, brainwave; brainstrom
- parlak fikir
- brainstorm
- parlak fikir
- wheeze
- sabit fikir
- idee fixe
- sabit fikir
- fixed idea, obsession
- sabit fikir
- crank
- sabit fikir
- fixed idea, idée fixe
- sabit fikir
- bee
- sabit fikir
- hobbyhorse
- sabit fikir
- fixed idea
We had better do away with such a fixed idea.
- Böyle bir sabit fikirden kurtulsak iyi olur.
- sabit fikir
- monomania
- sabit fikir haline gelmiş
- one-track
- serbest fikir
- free thought
- soyut fikir
- (Pisikoloji, Ruhbilim) abstract idea
- önceden fikir edinme
- prefiguration
- önceden fikir vermek
- prefigure