Bu şekilleri anlayamam.
- I can't make out these figures.
Genç kızların narin şekiller için arzusu güçlüdür.
- Young girls' desire for slim figures is strong.
Tom rakamlarda hatasızdır.
- Tom is accurate at figures.
Rakamlar 230'a varıyor.
- The figures add up to 230.
Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil ettiği varsayılır, ama onun adaletini temsil ettiğini sanmıyorum.
- This figure is supposed to represent Marilyn Monroe, but I don't think it does her justice.
O orantılı bir figüre sahiptir.
- She has a well-proportioned figure.
O iyi bir şahsiyete sahiptir.
- She has a good figure.
Onun iyi bir vücut yapısı olduğu için ne giyse ona uyar.
- Because she has a good figure, whatever she wears suits her.
Bu sayıları toplayın.
- Add up these figures.
O, açılış törenine çok sayıda misafir davet etmeyi planlayacak.
- He will figure on inviting a lot of guests to the opening ceremony.
Kate iyi bir endama sahip.
- Kate has a good figure.
Andrej Chadanoviç, Belarus şiirinde önemli bir kişidir.
- Andrej Chadanovič is a major figure in the Belarusian poetry.
Sezgileri gerçekten kuvvetli bir insan bütün bir durumu sadece birkaç ipucuyla çözebilir. Bu olmak istediğim kişi türüdür.
- A really perceptive person can figure out a whole situation with just a few clues. That's the kind of person I want you to become.
Tom'un tekrar yüzüne gözüne bulaştıracağını düşündüm.
- I figured Tom would mess up again.
Tom'un gitmeyeceğini düşündüm, bu yüzden ben gittim.
- I figured Tom wasn't going to go, so I went.
Postaladığım şeyi nasıl iptal edeceğimi anlayamıyorum.
- I can't figure out how to delete what I just posted.
Bu bloğa nasıl yorum postalayacağımı anlayamıyorum.
- I can't figure out how to post a comment to this blog.
Keşke çok para ödemeden arabamı nasıl boyatacağımı bulabilsem.
- I wish I could figure out how to get my car painted without paying a lot of money.
Tom garajı boyamayı bitirmenin onun bir gününü alacağını düşündü.
- Tom figured it would take him a full day to finish painting the garage.
Gölgelerden uğursuz bir şahıs ortaya çıktı.
- A sinister figure emerged from the shadows.
Tom bunun denemeye değer olduğunu düşündü.
- Tom figured it was worth a try.
Ben uzaktan yaklaşan bir suret gördüm.
- I saw a figure approaching in the distance.
Bunu halletmek zorundayım.
- I've got to figure this out.
Onu henüz halletmedim.
- I haven't figured that out yet.
I can honestly say that my attitude to my body became markedly better when I accepted that I was fat. . . . Often more offensive terms are used. Full-figured, big-boned, voluptuous, curvaceous, and my least favourite: real woman.
... And I figured we had to do two missions, because if we only ...
... Well, I figured I was willing to spend half the money that I got ...