Gidişini hiçbir şey durdurmaz.
- Nothing will stop his going.
Tom'un Boston'a gidişi ertelendi.
- Tom put off going to Boston.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
- Before going to work in Paris, I have to brush up on my French.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to work in Paris I must freshen up on my French.
Okula giden öğrenciler var.
- There are students going to school.
Köprünün üstünde giden trene bak.
- Look at the train going over the bridge.
Böyle gidişatı onaylamıyorum.
- I don't approve of such goings-on.
Not only weren't the streets paved with gold, but the going was difficult for an immigrant.