Çocuğun vücudu ateşlendi.
- The child's body felt feverish.
Ateşi için onu hastaneye götürdüler.
- They took him to the hospital for his fever.
Sen hâlâ heyecanlısın.
- You're still feverish.
Ateş hastalık gösterir.
- Fever indicates sickness.
Bahar yorgunluğu bir hastalık değildir.
- Spring fever is not a disease.
Avrupalıların gelişinden önce sarı humma bir sorun değildi.
- Before the arrival of the Europeans, yellow fever hadn't been a problem.
Tom birkaç yıl önce neredeyse sarı hummadan ölüyordu.
- Tom nearly died of yellow fever a few years ago.
To rephrase in less fevered rhetoric, a regional alliance might take shape independent of the U.S.