Yangın tiyatroda büyük bir paniğe neden oldu.
- Das Feuer löste im Theater Panik aus.
Yangına körükle gidiyorsun.
- Du gießt Öl ins Feuer.
Mary İncil'i ateşe attı.
- Maria warf die Bibel ins Feuer.
İtfaiye, alevleri kontrol altına getirmek için çalışıyor.
- The firefighters are trying to bring the flames under control.
Ahşap inşaatlar kolayca alev alabilir.
- Wooden buildings catch fire easily.
Tom ateş yakmak zorunda kaldı.
- Tom had to make a fire.
Dan kendine benzin fışkırttı ve kendini yakmakla tehdit etti.
- Dan sprayed gasoline on himself and threatened to set himself on fire.
Islak odun iyi yanmaz.
- Wet firewood doesn't burn well.
Biz ateşin yanmasını sürdürdük.
- We kept the fire burning.
Tom bazı havai fişekleri ateşledi.
- Tom set off some fireworks.
Biz düşmana silahları ateşledik.
- We fired guns at the enemy.
Ateşin parıltısını millerce görebildiniz.
- You could see the glow of the fire for miles.