Tom çok yoğun bir kişi.
- Tom is a very intense person.
Fırtınanın durması söyle dursun, çok daha fazla yoğunlaştı.
- Far from stopping, the storm became much more intense.
Bu örümceğin ısırması şiddetli ağrıya sebep olur.
- The bite of this spider causes intense pain.
Bu şiddetli ısı sizi rahatsız ediyor gibi görünmüyor.
- This intense heat doesn't seem to bother you.