ferahi

listen to the pronunciation of ferahi
Türkçe - İngilizce
spacious
Large in expanse

. and it has a spacious view of the mountains.

Having much space; roomy

The apartment has a spacious bedroom . . .

{a} large, great, extensive, roomy, wide
A spacious room or other place is large in size or area, so that you can move around freely in it. The house has a spacious kitchen and dining area. = roomy. a spacious house, room etc is large and has plenty of space to move around in   cramped (spacieux, from spatiosus, from spatium; SPACE)
(of buildings and rooms) having ample space; "a roomy but sparcely furnished apartment"; "a spacious ballroom"
{s} having a large amount of space, roomy; large, broad, enormous; extensive, comprehensive
Inclosing an extended space; having large or ample room; not contracted or narrow; capacious; roomy; as, spacious bounds; a spacious church; a spacious hall
Extending far and wide; vast in extent
very large in expanse or scope; "a broad lawn"; "the wide plains"; "a spacious view"; "spacious skies"
Türkçe - Türkçe
Bolluk, genişlik
Polis ve inzibat görevlilerinin boyunlarına taktıkları ayça biçiminde üstü yazılı metal arma
Polis ve inzibat görevlilerinin boyunlarına taktıkları ayça biçiminde üstü yazılı metal arma. II. Mahmut devrinde feslerin tepesine püskülü tutturmak için takılan metal tepelik
ikinci Mahmut devrinde feslerin tepesine püskülü tutturmak için takılan metal tepelik
Eskiden polis ve inzibat görevlilerinin boyunlarına taktıkları ayça biçimindeki üstü yazılı metal arma
II. Mahmut devrinde feslerin tepesine püskülü tutturmak için takılan metal tepelik
Ucuzluk
FERAHÎ
(Osmanlı Dönemi) f. Genişlik, bolluk. Ucuzluk
ferahi