Düşmanca bir ortamda hayatta kalmak için bir insan doğaçlama yapabilmeli ve azimli olabilmeli.
- To survive in a hostile environment, one must be able to improvize and be tenacious.
Bu denizaltı gezegendeki en düşmanca koşullarda çalışabilir.
- This submarine can operate in the most hostile conditions on the planet.
Kendimi size karşı düşman hissetmiyorum.
- I don't feel hostile toward you.
Düşman yüzler tarafından kuşatıldığımı görüyorum.
- I see that I am surrounded by hostile faces.
Man is a more dangerous foe to man than the elements of nature or animals in the wild.
- Der Mensch ist ein gefährlicherer Feind des Menschen als die Naturkräfte oder die wilden Tiere.
Entering the foe's camp is full of danger.
- Das Lager des Feindes zu betreten ist voller Gefahr.
They attacked the enemy.
- Sie griffen den Feind an.
Jealousy is an enemy to friendship.
- Neid ist ein Feind der Freundschaft.