O mükemmel olmaktan uzaktır.
- He is far from perfect.
Bir şey alamayacak kadar çok uzak.
- To take something too far.
Jane'in veda konuşması bizi çok üzdü.
- Jane's farewell speech made us very sad.
Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.
- Jon is far more attractive than Tom.
Fred benden nefret ettiğini söyleyecek kadar uzağa gitti.
- Fred went so far as to say that he had hated me.
Arabayı yarışa sokma.Biz mümkün olduğu kadar onu uzağa götürteceğiz.
- Don't race the car. We want to make it go as far as possible.
Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor.
- The questions involved go far beyond economics.
Onun modernizasyonu beklentilerimin çok ötesindeydi.
- Its modernization was far beyond my expectations.
O, otelden çok uzakta değildir.
- It is not far away from the hotel.
Tom bizden uzakta olmayan kirasız küçük bir evde yaşıyordu.
- Tom was living rent-free in a small house not too far from us.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.