Too much drinking will make you sick.
- Çok fazla içmek seni hasta edecek.
I have too much homework today.
- Bugün, çok fazla ödevim var.
I bought a backpack at the army surplus store.
- Ordu fazlası mağazasında bir sırt çantası aldım.
We have a surplus of food.
- Bizim yiyecek fazlalığımız var.
It took me more than one month to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmam bir aydan daha fazla zamanımı aldı.
This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
- Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
This means that if you try to protect yourself too much, you will only make bigger mistakes.
- Bu, kendini daha fazla korumaya çalışırsan, sadece daha büyük hatalar yapacaksın anlamına gelir.
That jacket is way too big for you.
- O ceket sizin için çok fazla büyük.
Tom complained about the excessive noise.
- Tom haddinden fazla gürültü hakkında şikayet etti.
Excessive gambling causes the same brain changes as a drug addiction.
- Fazla kumar, uyuşturucu bağımlılığına benzer beyin değişimlerine neden olur.
If you eat too much you will become fat.
- Çok fazla yersen şişmanlarsın.
Too much drinking will make you sick.
- Çok fazla içmek seni hasta edecek.
We have more than enough time to spare.
- Harcamak için gereğinden fazla zamanımız var.
Tom has far more experience than Mary.
- Tom'un Mary'den daha fazla deneyimi var.
Far from stopping, the storm became much more intense.
- Fırtınanın durması söyle dursun, çok daha fazla yoğunlaştı.
Soldiers currently in theatre will not be made redundant.
- Şu an tiyatrodaki askerler ihtiyaç fazlası yapılmayacaklar.
We have more than enough time to spare.
- Harcamak için gereğinden fazla zamanımız var.
Why do you spend most of your spare time with Tatoeba?
- Tatoeba ile benimle harcadığından daha fazla zaman harcamayı tercih edersin.
More than a century ago, a comet or a meteor exploded in the sky above the Tunguska River valley in Russia. The explosion knocked down millions of trees over hundreds of miles.
- Bir asırdan fazla bir süre önce, Rusya'daki Tunguska Nehri vadisinin üzerindeki gökyüzünde bir kuyrukluyıldız veya bir göktaşı patladı. Patlamada yüzlerce mildeki milyonlarca ağaç yıkıldı.
I love this book above all.
- Bu kitabı her şeyden fazla seviyorum.
We'll need an extra ten dollars.
- Fazladan bir on dolara ihtiyacımız olacak.
They have an extra bed.
- Onların fazladan bir yatağı var.
Don't drink to excess.
- İçkiyi fazla kaçırma.
He had excess water in his lungs.
- Ciğerlerinde fazla su vardı.
The house did not suffer much damage because the fire was quickly put out.
- Ev, yangın çabuk söndürüldüğü için fazla zarar görmedi.
I used to hang out with Tom a lot, but these days he's not around much.
- Eskiden Tom'la çok takılırdım, fakat o bu günlerde çok fazla buralarda değil.
The Philippines experienced more than twenty super typhoons that year.
- Filipinler o yıl yirmiden fazla süper tayfun yaşadı.
I've got plenty more.
- Çok daha fazlasına sahibim.
There were plenty of guests in the hall.
- Salonda çok fazla misafir vardı.
The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
- Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.