The new road will benefit the people living in the hills.
- Yeni yolun tepede yaşayan insanlara faydası olacaktır.
This law will benefit the poor.
- Bu yasanın yoksullara faydası olacaktır.
She often takes advantage of his ignorance.
- O, sık sık onun cehaletinden faydalanır.
He saw no advantage in waiting any longer.
- Daha fazla beklemekte bir fayda görmüyordu.
A wise person profits by his mistakes.
- Akıllı bir kişi hatalarından faydalanır.
I found that the machine was of no use.
- Ben makinenin faydası olmadığını anladım.
Personal computers are of great use.
- Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.
Smoking does much harm but no good.
- Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.
Smoking is not good for the health.
- Sigara içmek sağlık için faydalı değildir.
Ill-gotten gains never benefit anyone.
- Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.
He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country.
- Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.