faydacı

listen to the pronunciation of faydacı
Türkçe - İngilizce
utilitarian
pragmatist
pragmatical
pragmatic

I'm just being pragmatic. - Ben sadece faydacı davranıyorum.

fayda
benefit

There are many benefits to being beautiful. - Güzel olmanın bir sürü faydası vardır.

This law will benefit the poor. - Bu yasanın yoksullara faydası olacaktır.

fayda
advantage

He saw no advantage in waiting any longer. - Daha fazla beklemenin hiçbir faydası olmadığını anladı.

She took advantage of his kindness. - O, kibarlığından faydalandı.

fayda
profit

A wise person profits by his mistakes. - Akıllı bir kişi hatalarından faydalanır.

faydacı kimse
utilitarian
fayda
utility
fayda
{i} use

It is no use asking for her help. - Onun yardımını istemenin faydası yok.

I found that the machine was of no use. - Ben makinenin faydası olmadığını anladım.

fayda
(Latin) utilitas
fayda
good

Smoking is not good for the health. - Sigara içmek sağlık için faydalı değildir.

To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him. - Hastanedeki tatsız deneyimleri telafi etmek için, Tom onun için faydalı olandan biraz daha fazla içti.

fayda
interest
fayda
compensation
fayda
virtue
fayda
effectuality
fayda
profitability
fayda
efficacy
fayda
serviceableness
fayda
usefulness
fayda
behoof
fayda
gain

Ill-gotten gains never benefit anyone. - Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.

fayda
grist
fayda
(Hukuk) advantage, benefit
fayda
service
fayda
stead
fayda
avail

He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country. - Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.

fayda
handiness
fayda
use, utility, value, benefit, advantage
Türkçe - Türkçe
Faydası olan, fayda sağlayan, yarar gözeten kimse
FAYDACI
Yararcı
fayda
Yarar, kâr: "Bunların faydasından geçtik, zararlarını görmeyelim."- M. Ş. Esendal
fayda
(Osmanlı Dönemi) menfaat
Fayda
(Osmanlı Dönemi) MİNVAL
fayda
Yarar, kâr
fayda
(Osmanlı Dönemi) fâide
faydacı