faulty; broken; bad; useless; lesbian

listen to the pronunciation of faulty; broken; bad; useless; lesbian
İngilizce - Türkçe

faulty; broken; bad; useless; lesbian teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

lemon
{i} limon

Bu limonlar çok taze. - These lemons are fresh.

Limon ve misket limonu asitli meyvedir. - Lemons and limes are acidic fruits.

lemon
limonlu

Bir ananas suyu, bir limonlu çay, bir bira ve bir bardak kırmızı şarap. - A pineapple juice, a tea with lemon, a beer, and a glass of red wine.

Limonlu gazozu portakallı gazozdan daha çok severim. - I like lemonade more than orangeade.

lemon
limonata

Hayat sana limonlar veriyorsa, limonata yap. - If life gives you lemons, make lemonade.

Tom limonatasından bir yudum aldı. - Tom took a sip of lemonade.

lemon
(Argo) hatalı ürün
lemon
(Argo) değersiz kimse
lemon
hıyarağası
lemon
hıyar
lemon
(Argo) kafa
lemon
{i} değersiz şey
lemon
lemon balm oğulotu
lemon
lemon peel limon kabuğu
lemon
bot Melissa offi cinalis lemon drop limon şekeri
lemon
lemon pudding limonlu puding
lemon
lemon squash İng
lemon
{i} işe yaramaz kimse
lemon
lemon verbena limon
lemon
Citrus limon
İngilizce - İngilizce
lemon
faulty; broken; bad; useless; lesbian