O uzakta tatilde olamaz.
- She can't be away on holiday.
İstasyon iki metre uzakta.
- The station is two meters away.
Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
- He had no choice but to run away.
Patron, Bay Brown'dan kendisi yokken işyerinin sorumluluğunu almasını istedi.
- The boss asked Mr Brown to take charge of the office while she was away.
Balon rüzgar tarafından bir yere taşınıyordu.
- The balloon was carried away somewhere by the wind.
Uzak bir yere gidelim.
- Let's go somewhere far away.
Lütfen buradan uzaklaş ve canımı sıkmayı bırak.
- Please go away and stop annoying me.
Beni buradan uzaklaştıracak bir tekne istiyorum.
- I want a boat that'll take me far away from here.
Tüm öğleden sonra durmadan uyudum.
- I slept the whole afternoon away.