farewell

listen to the pronunciation of farewell
İngilizce - Türkçe
veda

Tom Mary için bir veda partisi yapmamızı önerdi. - Tom suggested that we have a farewell party for Mary.

Bir veda partisi, Bay Smith'in şerefine düzenlendi. - A farewell party was held in honor of Mr Smith.

elveda

Merhaba ve elveda, kardeş. - Hello and farewell, brother.

Merhaba ve elveda, kardeş. - Hello and farewell, sister.

{ü} uğurlar olsun
{ü} güle güle
allahaısmarladık
alahaısmarladık
{s} son
ünlem
farewell dinner veda yemeği
farewell party
(fiil)da partisi
farewell concert
veda konseri
farewell dinner
veda yemeği
farewell letter
ayrılık mektubu
farewell party
veda partisi

Ofis bir veda partisi veriyor. - The office is having a farewell party.

Max Julie'ye veda partisine niçin gidemediğini açıkladı. - Max explained to Julie why he could not go to her farewell party.

goodbye
{ü} allahaısmarladık
goodbye
(Bilgisayar) hoşçakalın
goodbye
güle güle!

Anneme güle güle demedim. - I didn't say goodbye to my mom.

Güle güle. Üzerinde anlaştığımız zamanda görüşürüz. - Goodbye. I'll see you at the time we agreed on.

goodbye
güle güle/hoşça kal
bid farewell to the army
orduya veda etmek
bid someone farewell
birine veda etmek
bid farewell
veda etmek
bid farewell
veda et
goodbye
hoşçakal

Sen asla hoşçakal demedin. - You never said goodbye.

Anneme ve aileme hoşçakal demek istiyorum. - I want to say goodbye to my mother and my family.

say farewell
veda et
The farewell sermon
Veda Hutbesi: Veda Hutbesi, 632 yılında İslam dininin peygamberi Hz. Muhammed (sav) tarafından yüz bini aşkın müslümana irad edilmiş olan dini metnin adı. Veda Hutbesi Muhammed'in 114000 kadar hacıya hitaben irad ettiği bir hutbedir. Hz. Muhammed(sav) bu son hutbesinde, bundan sonra bir daha haccedemeyeceğini bildirip vefatının yaklaştığını ima ettiği, sonraki gelen günler de onun bu sözlerini doğruladığı için bu hacca Veda Haccı, bu hac esnasında irad ettiği hutbeye de Veda Hutbesi adı verildi. Veda Hutbesi her ne kadar tek bir hutbe imiş gibi kabul edilmekteyse de, gerçekte bu hutbe, Arafatta, Minada ve bir gün sonra yine Mina'da olmak üzere arife günü ile bayramın 1. ve 2. günlerinde parça parça irad edilmiştir. Değişik yer ve zamanlarda irad edildiği için de hutbe, birçok kişi tarafından birbirinden farklı şekillerde rivayet edilmiştir. Kişinin ya da gurubun duyduğunu başkaları işitmediğinden, hutbenin tamamının bir araya toplanmasında bu farklı rivayetlerden yararlanılmış ve daha sonraki yıllarda bu üç ayrı yer ve zamanda tamamlanan hutbe tek bir hutbe olarak bir araya getirilmiştir
a farewell to arms
silah bir veda
to bid farewell
veda etmek
bid farewell
uğurlamak
bid farewell to
son yolculuğuna uğurlamak
bid farewell to
sonsuzluğa uğurlamak
bid farewell to
(Fiili Deyim ) -e veda etmek , ... ile helalleşmek
bid farewell to
edebi istirahatine uğurlamak
bid s.o. farewell
birine veda etmek
bid smb. farewell
elveda demek
bid smb. farewell
veda etmek
goodbye
{ü} hoşça kal

Hoşça kal demeden odadan ayrıldı. - She left the room without saying goodbye.

Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı. - I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.

goodbye
{ü} elveda

Tom çocuklarına elveda öpücüğü verdi. - Tom kissed his kids goodbye.

Tom Mary'ye elveda öpücüğü kondurdu. - Tom kissed Mary goodbye.

take one's farewell of
ayrılmak
take one's farewell of
veda etmek
take one's farewell of
bırakmak
wave a farewell
{f} el sallayarak veda etmek
wave a farewell
{f} mendil sallayarak veda etmek
İngilizce - İngilizce
parting; valedictory; final
goodbye

He said Farewell! and left.

An act of departure; leave-taking; a last look at, or reference to something
A wish of happiness or welfare at parting, especially a permanent departure; the parting compliment; a goodbye; adieu
To bid farewell or say goodbye
good-bye
{i} parting, leave-taking; expression of good wishes at parting; party for one about to leave or retire
{ü} goodbye, bye, so long
It is often separated by the pronoun; as, fare you well; and is sometimes used as an expression of separation only; as, farewell the year; farewell, ye sweet groves; that is, I bid you farewell
Go well; good-by; adieu; originally applied to a person departing, but by custom now applied both to those who depart and those who remain
A wish of happiness or welfare at parting; the parting compliment; a good-by; adieu
Farewell means the same as goodbye. Farewell is also a noun. They said their farewells there at the cafe. goodbye
Food Forbidden Beslama Makla Mamnooa
Act of departure; leave-taking; a last look at, or reference to something
the act of departing politely; "he disliked long farewells"; "he took his leave"; "parting is such sweet sorrow"
n selamat jalan (selamat)
{s} of or relating to leave-taking, marking a separation
an acknowledgment or expression of goodwill at parting
Parting; valedictory; final; as, a farewell discourse; his farewell bow
the act of departing politely; "he disliked long farewells"; "he took his leave"; "parting is such sweet sorrow" an acknowledgment or expression of goodwill at parting
A wish of happiness or welfare at parting, especially a permanent departure; the parting compliment; a good-bye; adieu
farewell address
leave-taking speech, speech made at a person's departure from an office or position
farewell game
final game
farewell kiss
goodbye kiss, parting kiss, leave-taking kiss, kiss given before one departs
farewell party
social gathering or celebration held before a departure
farewell present
parting gift, gift given before a departure
farewell speech
goodbye speech, speech given in parting
farewell.
vale

Vale - Sarah Smith.

bid farewell
say goodbye, depart from
farewel
{a} adieu
farewel
{n} a parting compliment, leave
A Farewell to Arms
a novel by Ernest Hemingway about the romantic relationship between a US man who is working as an ambulance driver and an English nurse in Italy during World War I (1929)
farewells
plural of farewell
say farewell
say good-bye or bid farewell
wave a farewell
{f} wave goodbye
farewell