family member, kinsman

listen to the pronunciation of family member, kinsman
İngilizce - Türkçe
aile bireyi, akraba
relative
akraba

O, akrabalarıyla birlikte kalıyor. - He is staying with his relatives.

Tom benim yakın bir akrabam. - Tom is a close relative of mine.

relative
{i} hısım
relative
{s} göreceli

Bu göreceli ve belirsiz. - This is relative and ambiguous.

Einsteine göre her şey göreceli. - According to Einstein, everything is relative.

relative
nispi

Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz. - You can use a psychrometer to measure relative humidity.

relative
ilgili/göreli
relative
{i} ilgi zamiri
relative
{i} yakın

Tom benim yakın bir akrabam. - Tom is a close relative of mine.

Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir. - The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth.

relative
mensup
relative
(sıfat) ilgili, göreceli, izafi, karşılaştırmalı, bağıl, bağıntılı
relative
başkasına nispetle vaki olan
relative
bağlı
relative
ilişkin
relative
relativenessnispet
relative
{s} karşılaştırmalı
relative
{i} ilgi cümleciği
relative
relativelynispeten
relative
{s} fiz., kim., mat. bağıl, nispi, izafi: relative humidity
relative
{s} bağıntılı
relative
(Askeri) GÖREVLİ (NİSPİ)
İngilizce - İngilizce
{i} relative