The retired judge used to visit prostitutes regularly.
- Emekli hakim, düzenli olarak fahişeleri ziyaret ederdi.
I think prostitutes are victims and troubled girls.
- Sanırım fahişeler mağdurlar ve sorunlu kızlardır.
I'll never be your whore.
- Asla senin fahişen olmayacağım.
The captain, his whore, women and children first!
- Önce kaptan, onun fahişesi, kadınlar ve çocuklar.
A fucking menopausal old bitch was complaining about me for no reason.
- Bir menopozlu lanet yaşlı fahişe, hiç neden yokken benim hakkımda şikayetçi oldu.
He's an arrogant son of a bitch.
- O bir fahişenin kibirli oğludur.
Don't dress like a slut.
- Bir fahişe gibi giyinme.
Does globalisation mean the disappearance of local sluts?
- Küreselleşme, yerel fahişelerin kaybolması anlamına mı geliyor?
Layla knew all the hookers of the neighborhood.
- Leyla mahallenin bütün fahişelerini biliyordu.
Layla was a hooker herself.
- Leyla'nın kendisi bir fahişeydi.
I heard that Brush's mother is a prostitute.
- Brush'ın annesinin bir fahişe olduğunu duydum.
Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN.
- Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.