Anladığım kadarıyla, bu iki deneyin ortak faktörleri yok.
- In my understanding, those two experiments do not have common factors.
Motivasyon öğrenme sürecini etkileyen faktörlerden biridir.
- Motivation is one of the factors that affects the learning process.
Halı fiyatı üç etken tarafından belirlenir.
- The price of the carpet is determined by three factors.
Büyük şirketleri dava etmeyi zorlaştıran diğer önemli etkenler de faaliyetlerinin boyutları ve karmaşıklığıdır.
- Other factors of importance, which make litigation of large corporations more difficult, are the size and complexity of their activities.
Onlar burada bir fabrika inşa etmenin çok pahalı olacağını düşündü.
- They thought it would be too expensive to build a factory here.
O kesinlikle bir etmendir.
- That's certainly a factor.
Bu iki etken birbirlerinden bağımsızdırlar.
- These two factors are independent of each other.
Onun bir etken olduğunu sanmıyorum.
- I don't think that's a factor.
Sağlık mutluluk için önemli bir faktördür.
- Health is an important factor of happiness.
Anladığım kadarıyla, bu iki deneyin ortak faktörleri yok.
- In my understanding, those two experiments do not have common factors.
Ben sadece basit bir fabrika işçisiyim. Neden beni rahatsız ediyorsunuz?
- I'm just a simple factory worker. Why do you bother me?
The economy was a factor in this year's budget figures.
... And in terms of hardware form factors, it evolved from ...
... all form factors, all devices. ...