O kesinlikle bir etmendir.
- That's certainly a factor.
Onlar burada bir fabrika inşa etmenin çok pahalı olacağını düşündü.
- They thought it would be too expensive to build a factory here.
Onun bir etken olduğunu sanmıyorum.
- I don't think that's a factor.
Halı fiyatı üç etken tarafından belirlenir.
- The price of the carpet is determined by three factors.
Tom, borsanın şirketin başarısızlığında bir faktör olduğunu raporunda belirtti.
- Tom noted in his report that the stock market was a factor in the company's failure.
Motivasyon öğrenme sürecini etkileyen faktörlerden biridir.
- Motivation is one of the factors that affects the learning process.
Ben sadece basit bir fabrika işçisiyim. Neden beni rahatsız ediyorsunuz?
- I'm just a simple factory worker. Why do you bother me?
The economy was a factor in this year's budget figures.