It'll be a big occasion.
- Bu büyük bir fırsat olacak.
This was the perfect occasion.
- Bu mükemmel bir fırsattı.
Take it easy. I can assure you that chances are in your favor.
- Sakin olun. Ben fırsatların sizin lehinize olduğunu size temin ederim.
I had a chance to travel abroad.
- Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.
He made the best of the opportunity.
- O, fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi.
You shouldn't miss the opportunity to see it.
- Onu görme fırsatı kaçırmamalısınız.
New opportunities are opening up to you.
- Yeni fırsatlar sana açılıyor.
Give me a break. If you have something to say, stop making faces and say it.
- Bana bir fırsat ver. Söyleyecek bir şeyin varsa, surat asmayı bırak ve onu söyle.
This is my big break.
- Bu benim büyük fırsatım.
This is a big opportunity for you to show what you can do.
- Ne yapabileceğini göstermen için bu büyük bir fırsat.
Don't you think this is a good opportunity to show off your talents?
- Bunun yeteneklerini göstermek için iyi bir fırsat olduğunu düşünmüyor musunuz?
People around here don't have many opportunities to swim.
- Buralardaki insanların yüzmek için çok fırsatları yok.
He makes the most of his opportunities.
- O, fırsatlarını iyi kullanır.