To bake bread.
The bakery is on Pino Street.
- Fırın Pino caddesindedir.
The bakery is around the corner.
- Fırın köşenin civarında.
A serviceman inspected our furnace.
- Bir servis elemanı bizim fırını denetledi.
The heat of the furnace warmed the whole house.
- Fırının ısısı bütün evi ısıttı.
Helen's forum experienced an irreconcilable schism over whether to use one or two oven mitts.
- Helen'in forumu bir veya iki fırın eldiveni kullanılıp kullanılmayacağı üzerine uzlaşmaz bir bölünme yaşadı.
Place the pan in the oven.
- Tavayı fırına yerleştir.
The young lady in the baker's shop is beautiful.
- Fırıncı dükkanındaki genç bayan güzeldir.
Run and get some bread from the baker's!
- Koş ve fırından bir ekmek al.
This factory manufactures electric stoves.
- Bu fabrikalar elektrikli fırın üretir.