fırçalamak

listen to the pronunciation of fırçalamak
Türkçe - İngilizce
brush

I have to wash my hands and brush my teeth. - Ellerimi yıkamak ve dişlerimi fırçalamak zorundayım.

You have to brush your teeth before going to sleep! - Uyumadan önce dişlerini fırçalamak zorundasın!

to go through a densely wooded, swampy area (in hunting)
slang to chew (someone) out, dress (someone) down, light into (someone)
to brush, to scrub; to chew out, to come down on, to give sb hell, to tell sb off
whisk
scrub
scour
(Dilbilim) brush down
whisker
come down on
dust
chew out
dişlerini fırçalamak
to brush one's teeth, to do one's teeth
fırçalama
{i} brush

I've got to brush my teeth. - Dişlerimi fırçalamak zorundayım.

I make it a rule to brush my teeth after meals. - Yemeklerden sonra dişlerimi fırçalamayı kural haline getirdim.

fırçalama
(Gıda,Teknik,Tekstil) brushing

You ought to get into the habit of brushing your teeth after every meal. - Her yemekten sonra dişlerini fırçalama alışkanlığı edinmelisin.

Tom went to bed without brushing his teeth. - Tom dişlerini fırçalamadan yattı.

fırçala
{f} whisker
fırçala
{f} whiskered
fırçala
brush up
diş fırçalamak
Brush one's teeth
dişini fırçalamak
Brush one's teeth
fırçalama
scrub
fırçalama
{i} scrubbing

Tom started scrubbing the floor. - Tom yeri fırçalamaya başladı.

fırçalamak