Her anecdotes amuse us all.
- Onun fıkraları hepimizi eğlendirir.
She entertained us with an interesting episode.
- O, ilginç bir fıkra ile bizi eğlendirdi.
Tom chuckled when he heard Mary's joke.
- Tom Mary'nin fıkrasını duyduğunda kıkır kıkır güldü.
My uncle told me the story by way of a joke.
- Amcam bana masalı bir fıkra gibi anlattı.