Her anecdotes amuse us all.
- Onun fıkraları hepimizi eğlendirir.
She entertained us with an interesting episode.
- O, ilginç bir fıkra ile bizi eğlendirdi.
Hearing the joke, he burst into laughter.
- Fıkrayı duyduğunda, kahkahaya boğuldu.
My uncle told me the story by way of a joke.
- Amcam bana masalı bir fıkra gibi anlattı.