fâkat

listen to the pronunciation of fâkat
Türkçe - İngilizce
but

Life never ends but earthly life does. - Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter.

In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is. - Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var.

if
but, however, yet
only

Tom speaks several languages fluently, but for his job, he only translates into his native language. - Tom birkaç dili akıcı olarak konuşur fakat onun işi gereği, o sadece kendi ana diline çeviri yapar.

We all try hard to make the grade in life, but only a few succeed. - Hayatta derece yapmak için hepimiz çok çalışırız fakat sadece birkaç kişi başarır.

though

I thought a bunch of people would go water skiing with us, but absolutely no one else showed up. - Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi.

I know you think you understood what you thought I said, but I'm not sure you realized that what you heard is not what I meant. - Ne söylediğimi sandığını anladığını düşündüğünü biliyorum fakat duyduğunun benim demek istediğimin olmadığını anladığından emin değilim.

except that
yet

I'm not sure yet, but I think I'll become a teacher. - Henüz emin değilim fakat sanırım bir öğretmen olacağım.

Tom doesn't know it yet, but he's going to get laid off. - Tom onu henüz bilmiyor fakat işten çıkartılacak.

but; yet; however
albeit
except

I would buy this watch, except it's too expensive. - Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı.

fakat aynı zamanda
but at the same time
ben ingilizce anlayabilirim fakat konuşamam
i can understand English but can not speak
eksik fakat anlaşılır tümce kullanma
ellipse
eksik fakat anlaşılır tümce kullanma
ellipsis
güzel fakat değersiz şey
bauble
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) ("Fa" ile "kat" dan müteşekkil) Hemen, yalnız, ancak, yeter, bes, gerçi, her ne kadar, lâkin, amm
Yalnız, ancak, ama, lâkin
Ama

Ama Chuck, sana ve arkadaşlarına inanmıyorum! - Fakat ben sana inanmıyorum Chuck ve de senin arkadaşlarına!

Yalnız, ancak, ama, lakin: "Ellilik, kır saçlı, fakat dinç, okkalı bir adam bağırdı."- S. F. Abasıyanık
(Osmanlı Dönemi) yoksulluk, fakirlik