The activists deny the accusations.
- Eylemciler suçlamaları reddediyor.
Al Gore is a global-warming activist.
- Al Gore bir küresel ısınma eylemcisi.
The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.
- Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
So far, your action seems completely groundless.
- Şimdiye kadar, eyleminiz tamamen sebepsiz görünmektedir.
So far, your action seems completely groundless.
- Şimdiye kadar, eyleminiz tamamen sebepsiz görünmektedir.
The lawyer determined his course of action.
- Avukat eylemin rotasını belirledi.
Words are always bolder than deeds.
- Sözler her zaman eylemlerden daha cesurdur.
His words and deeds do not match.
- Onun sözleri ve eylemleri uyuşmuyor.
She was an activist in the Women's Liberation Movement.
- O, Kadın Kurtuluş Hareketinde bir eylemciydi.
Our son was killed in action.
- Oğlumuz eylemde öldürüldü.
Tom was killed in action.
- Tom eylemde öldürüldü.
The commission took no action.
- Komisyon hiçbir eylem yapmadı.