Tom aşırı derecede yorgun olduğunu söyledi.
- Tom said he was extremely tired.
Bu onun için aşırı derecede zordur.
- This is extremely hard for him.
Biz ziyadesiyle mutluyuz.
- We're extremely happy.
Onların cihazı son derece gelişmiş.
- Their equipment is extremely advanced.
Dinamit balıkçılığı resif ekosistemler için son derece tahrip edicidir.
- Dynamite fishing is extremely destructive to reef ecosystems.
Ton son derece çok bilmiş.
- Tom is extremely sophisticated.
Tom ve erkek kardeşleri çok yakındır.
- Tom and his brothers are extremely close.
Mary fazlasıyla çekici.
- Mary is extremely attractive.
Tom aşırı derecede ikna edicidir.
- Tom is extremely persuasive.
Tom, aşırı gergin görünüyor.
- Tom looks extremely nervous.
... allowed in Einstein's equations, but to build one is extremely difficult. Far more energy ...
... and sent that all via some extremely slow boat from China ...