Öyle sona ermek zorunda değildi.
- It didn't have to end like that.
Bir rüyayı yaşıyorsun ve rüya sona ermek üzere.
- You are living a dream, and the dream is about to end.
Onların hararetli tartışmaya bir son vermek için boşuna uğraştı.
- He tried in vain to put an end to their heated discussion.
Ben tartışmaya bir son vermek istiyorum.
- I want to put an end to the quarrel.
Terörü ekonomi ile sona erdirmek en akıllıca politikaydı.
- Bringing terrorism to an end via the economy was a most wise policy.
Fadıl evliliği sona erdirmek istedi.
- Fadil wanted to end the marriage.
Oyunun bitimiyle birlikte müthiş bir sevince büründük.
- As soon as the game ended, we became overjoyed.
O, filmin bitiminde çok farklı.
- She's very different at the end of the movie.
Saat kaçta dersiniz biter?
- At what time does your class end?
Bu yaz tatili çok çabuk bitti.
- The summer vacation has come to an end too soon.
O, kendini öldürmeye çalıştı fakat o başarısızlıkla sonuçlandı.
- He tried to kill himself but it ended in failure.
Sonunda başaracaksın.
- You will succeed in the end.
Hastane inşaatı bitmek üzere.
- The construction of the hospital is about to end.
Tatil bitmek üzeredir.
- The vacation is close to an end.