O zamandan beri şiddetli değişiklikler gördük.
- We've seen drastic changes since then.
Böyle güçlü ekonomik büyüme sürdürülemez.
- Such drastic economic growth cannot be sustained.
Biz etkili bir gelişme yaptık.
- We've made a drastic improvement.
Etkili bir şey yapmalıyım.
- I must do something drastic.
Sert zamanlar sert önlemler gerektirir.
- Drastic times call for drastic measures.
Bu politikanın bir sonucu olarak fiyatlar sert bir biçimde yükseldi.
- Prices rose drastically as a result of this policy.