Olağandışı bir şey görürsen polisi ara.
- Call the police if you see any extraordinary situation.
Tom olağandışı bir atlamacıdır.
- Tom is an extraordinary jumper.
Tom olağanüstü gücü olan bir atlettir.
- Tom is an athlete with extraordinary strength.
iPhone olağanüstü bir cep telefonu.
- The iPhone is an extraordinary cell phone.
Sıradışı ilişkileri vardı.
- They had an extraordinary relationship.
Piyanistin sıradışı bir yeteneği var.
- The pianist is endowed with extraordinary talent.
Bir şey okumayan bir kişi görülmemiş bir kolaylıkla aldatılabilir.
- A person never reading anything may be fooled with an extraordinary easiness.
Bu olağan dışı bir hava.
- This is unusual weather.
Sanırım o olağan dışı.
- I take it that's unusual.
Telefon soygunu alışılmadık bir şekilde engellendi.
- Phone robbery thwarted in unusual manner.
Biz alışılmadık bir şey bulmadık.
- We didn't find anything unusual.
Sami kendini biraz garip hissediyordu.
- Sami was feeling a bit unusual.
Tom oldukça olağandışı.
- Tom is pretty unusual.
Tom'un geç kalması olağandışıdır.
- It's unusual for Tom to be late.
Konuşman için tuhaf bir konu ileri sürmek zorunda değilsin.
- You don't have to come up with an unusual topic for your speech.
Bana sorarsan, o biraz tuhaf.
- If you ask me, she's a little unusual.
... Massachusetts did something quite extraordinary, elected a Republican senator to stop "Obamacare," ...
... inordinate and extraordinary human progress has been made by the ...