Duvar dış tarafta beyaz ve içeride yeşil.
- The wall is white on the outside and green on the inside.
Kalenin dış tarafı beyaza boyandı.
- The outside of the castle was painted white.
Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar.
- Innovators think outside the box.
Bunu dışarı götürelim mi?
- Shall we take this outside?
TV izleme yerine dışarıda oynayın.
- Play outside instead of watching TV.
Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
- It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
Alışılmışın dışına çık.
- Think outside the box.
Bir gün ülke dışına uçmak isteyeceğim.
- One day I'll want to fly outside the country.
Maria yatalaktı. Dışarıdaki dünyayla tek irtibatı televizyon yayınları aracılığıyla oluyordu.
- Maria was bedridden. The only contact she had with the outside world was via the TV broadcasts.
Tom dışarıdaki insanların sesini duyabildi.
- Tom could hear the sound of people outside.