Bu böcekler geniş bir alana yayıldılar.
- These insects are widely distributed.
Mississippi Nehri derin ve geniştir.
- The Mississippi River is deep and wide.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
Onun adı yaygın olarak biliniyordu.
- His name was becoming widely known.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Kapı sonuna kadar açıktı.
- The door was wide open.
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Saat sabahın üçü fakat ben tamamen uyanığım ve çabalasamda uyuyamadım.
- It's already 3 a.m., but I'm wide awake and couldn't fall asleep if I tried.
Nedense, tamamen uyanığım ve uykuya dalamıyorum.
- For some reason, I'm wide awake and can't fall asleep.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
- Fadil found the door wide open.
He travelled far and wide.
He has read and traveled extensively.
... that originated in lndia but is used extensively in the Arab world. ...
... accident? Are there deep reasons? These are matters that are extensively debated. ...