Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.
- A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
Orijinal qipao geniş ve boldu.
- The original qipao was wide and loose.
Columbus Amerika'yı keşfettiği zaman, bizon ( Amerikan mandası ) geniş bir alanda yaşıyordu.
- When Columbus discovered America, bison (American buffalo) inhabited a wide-ranging area.
Oturma odamda geniş pencereler var.
- My living room has wide windows.
Seçilmiş olanlar kapsamlı tıbbi ve psikolojik testlerle yüzleşmek zorunda kalacak.
- Those selected will have to face extensive medical and psychological tests.
Zarar çok geniş çaplıdır.
- The damage is too extensive.
Hokkaido'daki şiddetli deprem geniş çaplı hasara neden oldu.
- The strong earthquake in Hokkaido caused extensive damage.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
Onun adı yaygın olarak biliniyordu.
- His name was becoming widely known.
Bölgede yoğun sağanak bekleniyor.
- Extensive rainfall is expected throughout the region.
O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.
- She was burned so extensively that her children no longer recognized her.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Arka kapı sonuna kadar açık.
- The back door's wide open.
Zarar çok geniş çaplıdır.
- The damage is too extensive.
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Pencere tamamen açıktı.
- The window was wide open.
Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı.
- Tom remained wide awake the whole night.
Sel köye büyük hasar verdi.
- The flood did the village extensive damage.
Hokkaido'daki deprem büyük hasara sebep oldu.
- The earthquake in Hokkaido caused extensive damage.
Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
- Fadil found the door wide open.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
He has read and traveled extensively.
He became more extensively involved than he intended.
He travelled far and wide.
... growth? Again, the matter is studies and debated extensively. ...
... that originated in lndia but is used extensively in the Arab world. ...