Bu nehir yüzlerce mil uzanır.
- This river extends for hundreds of miles.
Yer çekimi etkisi her nesneden uzaya doğru her yönde ve sonsuz bir mesafede uzanır.
- The effect of gravity extends from each object out into space in all directions, and for an infinite distance.
Şehir yolu genişletmek istiyor.
- The city wants to extend the road.
O, sigara içilmeyen alanı genişletmek istiyor.
- She wants to extend the no-smoking area.
Buradaki kalışımı birkaç gün daha uzatmak istiyorum.
- I want to extend my stay here for a few more days.
Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
- Better to extend an olive branch than launch a missile.
Şehir yolu genişletmek istiyor.
- The city wants to extend the road.
O, sigara içilmeyen alanı genişletmek istiyor.
- She wants to extend the no-smoking area.
Şehir yolu genişletmek istiyor.
- The city wants to extend the road.
O, sigara içilmeyen alanı genişletmek istiyor.
- She wants to extend the no-smoking area.
Onlar fetihle bölgelerini genişletti.
- They extended their territory by conquest.
Şirketi işini genişletiyor.
- His company is extending its business.
Kalışımı Pazar gününe kadar uzatmak istiyorum.
- I'd like to extend my stay through Sunday.
Bektaşi üzümü hayatı uzatmada etkili meyvelerdir.
- Gooseberries are fruits that are effective at extending life.
Tom vizesini uzatabildi.
- Tom was able to extend his visa.
Işıl ışıl gülümseyen anne, bebeğine elini uzattı.
- The mother extended her hand to her baby, smiling brightly.