expression and exchange of individual ideas; talking with other people

listen to the pronunciation of expression and exchange of individual ideas; talking with other people
İngilizce - Türkçe

expression and exchange of individual ideas; talking with other people teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

conversation
konuşma

Onların konuşmaları devam etti. - Their conversation went on.

Annenle Şangayca konuştuğun zaman sadece çok az kelime anlayabiliyorum, bu yüzden de konuşmaya katılamayacağım. - When you speak Shanghainese with your mum, I only understand a few words, so I can't join in the conversation.

conversation
sohbet

Ben o sohbeti hatırlamıyorum. - I don't remember that conversation.

Tom; Mary ve John'un sohbetine kulak misafiri oldu. - Tom overheard Mary and John's conversation.

conversation
muhabbet

Komşumla ilginç bir muhabbet ettim. - I had an interesting conversation with my neighbor.

conversation
{i} söyleşi
conversation
{i} cinsel birleşme
conversation
{i} görüşme

Fadıl her iki tarafın da telefon görüşmesine kulak misafiri oldu. - Fadil overheard both sides of the phone conversation.

Ben sadece biz gitmeden önce Tom'la hızlı bir görüşme yapmak istiyorum. - I'd just like to have a quick conversation with Tom before we leave.

conversation
laf
conversation
karşılıklı konuşma
conversation
iletişim

Sosyal ilişkiler iletişimi etkiler. - Social relationships influence conversations.

Ortam iletişimi etkiler. - The setting influences the conversation.

conversation
conversation piece dikkati çeken ve kendisinden bahsettiren herhangi bir şey
conversation
muhavere mükâleme
İngilizce - İngilizce
conversation
expression and exchange of individual ideas; talking with other people

    Heceleme

    ex·pres·sion and ex·change of in·di·vi·du·al ideas; talking with oth·er peo·ple

    Telaffuz