Ben sana hiçbir şeye dokunmaman için açık talimatlar vermiştim.
- I gave you explicit instructions not to touch anything.
Tom'a açık talimatlar verdim.
- I gave Tom explicit instructions.
Benim bildiğimden çok daha fazla bilen matematikçiler kendilerini açıkça ifade edemedikleri zaman bundan hoşlanmam.
- I don't like it when mathematicians who know much more than I do can't express themselves explicitly.
Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça bildirdi.
- The government explicitly declared its intention to lower taxes.
Belirli bir artikel mi arıyorsun?
- Are you looking for a definite article?
Hava hakkındaki belirsizlik İngilizlerin karakterlerinde belirli bir etkiye sahiptir.
- The uncertainty about the weather has had a definite effect upon the Englishman's character.
Tom kesinlikle tam olarak ne olduğunu biliyor.
- Tom definitely knows exactly what happened.
O kesinlikle tam zamanlı bir iştir.
- It's definitely a full-time job.
Bana kesin bir cevap ver.
- Give me a definite answer.
Tom bir sonraki hafta sonu kesinlikle Mary'yi ziyarete gitmeli.
- Tom should definitely go visit Mary next weekend.
Onun Amerika'ya gideceği açık.
- It is definite that he will go to America.
Tom açıkça Mary'ye bunu yapmamasını söyledi.
- Tom explicitly told Mary not to do that.
Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça bildirdi.
- The government explicitly declared its intention to lower taxes.
Benim bildiğimden çok daha fazla bilen matematikçiler kendilerini açıkça ifade edemedikleri zaman bundan hoşlanmam.
- I don't like it when mathematicians who know much more than I do can't express themselves explicitly.
Tom'a açıkça onu yapmamasını söyledim.
- I explicitly told Tom not to do that.
I gave explicit instructions for him to stay here, but he followed me, anyway.
The film had several scenes including explicit language and sex.
... it wouldn't be as explicit as grades. ...