Tom işi iyi yapmak için yeterli tecrübeye sahip değildi.
- Tom didn't have enough experience to do the job well.
Tom ne yapacağını bilmek için yeterli tecrübeye sahip değildi.
- Tom didn't have enough experience to know what to do.
Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
- From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
- Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
Bu nedenle seyahat etmeyi severim ve pek çok farklı kültürü yaşamak isterim.
- That's why I like traveling, and would like to experience many different cultures.
Fadıl o türde hayat yaşamak istiyordu.
- Fadil wanted to experience that type of life.
En tecrübeli pilotlar kokpitte binlerce saat mesafe katettiler.
- The most experienced pilots have logged many thousands of hours in the cockpit.
Gerçekten çok genç ama yaşına göre çok tecrübeli.
- Indeed he is young, but he is well experienced for his age.
Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
- Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
- From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
Bu olay beni değiştirdi.
- This experience has changed me.
Tom benzer bir olay yaşadı.
- Tom had a similar experience.
Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
- Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
- From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
Her gün güzelliği yaşamak için sanatçı olmana gerek yok.
- You don't need to be an artist in order to experience beauty every day.
Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
- Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
Hayatımın en inanılmaz deneyimlerinden biriydi.
- It was one of the most incredible experiences of my life.
Hayat çözümlenecek bir problem değildir, ama deneyimlenecek bir gerçekliktir.
- Life isn't a problem to be solved, but a reality to be experienced.
Tom'un hiçbir pratik deneyimi yoktur.
- Tom has no practical experience.
O bilgili ve de deneyimli.
- He has knowledge and experience as well.
Fadıl o sırada Rami'den daha tecrübeliydi.
- Fadil was more experienced than Rami at the time.
Gerçekten çok genç ama yaşına göre çok tecrübeli.
- Indeed he is young, but he is well experienced for his age.
O genç ama deneyimli.
- He is young, but experienced.
Ben araba sürmede deneyimli değilim.
- I am not experienced in driving.
Daha deneyimli bir avukat, dava ile farklı bir şekilde ilgilenirdi.
- A more experienced lawyer would have dealt with the case in a different way.
Ben araba sürmede deneyimli değilim.
- I am not experienced in driving.
Tom'un bazı çok olağandışı deneyimleri vardı.
- Tom had some very unusual experiences.
Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik.
- He started to tell us his experiences during his stay in America. We were all ears.
It was an experience he would not soon forget.
... purchase. But my experience ' ...
... and as an experience for users. ...