Yola çıkarken keşif seferini izledim.
- I watched the expedition as it set off.
O, Kuzey Kutbu'na bir sefere çıktı.
- He left on an expedition to the North Pole.
O, keşif gezisine katıldı.
- He took part in the expedition.
Onların keşif gezisinde bazı sorunlar bekleniyor.
- Some problems are expected on their expedition.
Onların keşif gezisinde bazı sorunlar bekleniyor.
- Some problems are expected on their expedition.
Onların gezisinde sorunlar olacağını tahmin ediyorum.
- I anticipate that there will be problems on their expedition.
Onların keşif gezisinde bazı sorunlar bekleniyor.
- Some problems are expected on their expedition.
Bir İngiliz keşif heyeti 1953'te Everest'i fethetti.
- A British expedition conquered Everest in 1953.
he presently exerted his utmost agility, and with surprizing expedition ascended the hill.