Onun egzotik parfümünün hoş bir kokusu var.
- Her exotic perfume has a subtle scent.
O egzotik yerlere seyahat etme fikrine saplantılıydı.
- He was obsessed with the idea of travelling to exotic locations.
Onun yurtdışı seyahat deneyimi var.
- He has experience of foreign travel.
Hiç yurt dışında bulundun mu?
- Have you ever been to a foreign country?
Dışişleri Bakanı bir kuklaydı.
- The Foreign Minister was a puppet.
Yabancı dil öğrenmek zordur.
- Learning a foreign language is difficult.
Yabancı dil öğrenmek zordur.
- It's hard to learn a foreign language.
exotic appearance.
... is just a specialized computer as well, with a particularly exotic housing. ...