Ben dışarı çıkmak istemiyorum.
- I don't want to go out.
Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
- Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
Benimle flört etmek ister misin?
- Would you like to go out with me?
Köpek dışarı gitmek istiyor.
- The dog wants to go outside.
Dışarı gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- I would rather stay home than go out.
Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.
- I wish you would shut the door when you go out.
Baba, dışarıya çıkıp oyun oynayabilir miyim?
- Daddy, may I go out and play?
Dışarıya çıkmak ve yiyecek bir şey almak ister misin?
- Do you want to go out and get something to eat?
Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli.
- It's fun to go out with her.