O mevcut yasaları görmezden geldi.
- He ignored the existing laws.
Mevcut kiracıları birikmiş kira borcunu ödemedikleri için mahkemeye vererek tahliye etti.
- He evicted the existing tenants by taking them to court for non-payment of back rent.
Var olan müşterileri korumak, yenilerini bulmak kadar önemlidir.
- Keeping existing clients is just as important as finding new ones.
Var olan müşterileri korumak, yenilerini bulmak kadar önemlidir.
- Keeping existing clients is just as important as finding new ones.
İngilizce Q, W ve X harfleri bulunmaktadır.
- The letters q, w and x exist in English.
Ben, hayaletlerin var olduklarına inanmıyorum.
- I don't believe that ghosts exist.
Tom hayaletlerin var olduğuna inanmıyor.
- Tom doesn't believe that ghosts exist.
Eğer alkol olmasa, hiç birimiz yaşamayız.
- If it wasn't for alcohol, none of us would exist.
Kıt kanaat yaşamaktan usandım.
- I'm sick of this hand-to-mouth existence.
Apotik veya “gece yarısı” bölgesi 1.000 metrenin altındaki derinliklerde bulunur. Güneş ışığı bu derinliklere nüfuz etmez ve bölge karanlıkta kalır.
- The aphotic, or “midnight,” zone exists in depths below 1,000 meters. Sunlight does not penetrate to these depths and the zone is bathed in darkness.
Bu tür köpek sadece Japonya'da bulunur.
- This kind of dog exists only in Japan.
Kıt kanaat yaşamaktan usandım.
- I'm sick of this hand-to-mouth existence.
Bu dünyada erkekler zengin olmak için değil, mutlu olmak için var olurlar.
- Men do not exist in this world to become rich, but to become happy.
... You're simply altering the set of existing expectations. ...
... a song and it plays right away. All of my existing play lists are there on ...