Yenilenebilir enerji, tükenmeyen enerji kaynağıdır.
- Renewable energy is energy source that can not be exhausted.
Egzoz sisteminde bir sorun var gibi görünüyor.
- There seems to be some problem with the exhaust system.
Araba için yeni bir egzoz borusu almam zorundayım.
- I'll have to get a new exhaust pipe for the car.
Araba için yeni bir egzoz borusu almam zorundayım.
- I'll have to get a new exhaust pipe for the car.
O, eve vardığında bitkindi.
- He was exhausted when he got home.
Beth çok sıkı çalışmak zorunda kaldı, ve şimdi o aç ve bitkin.
- Beth had to work very hard, and now she is hungry and exhausted.
Tom tüm öğleden sonra odun yardıktan sonra yorgun hissetti.
- Tom felt exhausted after chopping wood all afternoon.
Tom yorgun görünüyor.
- Tom appears exhausted.
Yarışta koştuktan sonra bitkindim.
- I was exhausted after running the race.
Beth çok sıkı çalışmak zorunda kaldı, ve şimdi o aç ve bitkin.
- Beth had to work very hard, and now she is hungry and exhausted.
Tom tüm öğleden sonra odun yardıktan sonra yorgun hissetti.
- Tom felt exhausted after chopping wood all afternoon.
Çoğunlukla oldukça yorgun hissederim.
- I often feel extremely exhausted.
Bırak ders çalışmayı, düşünmek için bile bitik durumdaydım.
- I was too exhausted to think, let alone study.
Araba için yeni bir egzoz borusu almam zorundayım.
- I'll have to get a new exhaust pipe for the car.
Bir maraton oldukça yorucudur.
- A marathon is pretty exhausting.
Çalışma oldukça yorucuydu.
- The work was quite exhausting.
Tom çok yorgun görünüyordu.
- Tom sounded exhausted.
Tom çok yorgun görünüyor.
- Tom sounds exhausted.
Tom duvarın dibine yığıldı, bitmiş ve zavallı olarak.
- Tom slumped against the wall, exhausted and miserable.
Flört etme zahmetlidir.
- Dating is exhausting.
O bütün enerjisini tüketti.
- He exhausted all his energy.
Onlar ülkenin tüm kaynaklarını tükettiler.
- They exhausted all the resources of the country.
Tom yorgunluktan yıkıldı.
- Tom collapsed from exhaustion.
Yetmiş dördüncü kez yorgunluktan öldü.
- For the seventy-fourth time, he fell, dead of exhaustion.
Bir dakikadan daha az süre koştuktan sonra bitap düşerim.
- I get exhausted after running for less than a minute.
Bitap düşmeden önce sadece bir dakikadan daha az süreyle koşabilirim.
- I can only run for less than a minute before getting exhausted.
A decrepit, exhausted old man at fifty-five. --Motley.
The exhausted mine was worthless once all the ore had been extracted.
This task is exhausting !.
We worked the mine to exhaustion, there's nothing left to extract.
We were dead tired from the five-hour trip.
- We were completely exhausted from the five-hour trip.
... -( whirring, clanking ) - I THINK THE EXHAUST FAN JUST KICKED ON. ...