Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bir mazeret olarak kullanabildiğim Japon kartpostal koleksiyonum var.
- I don't have a stamp collection, but I have a Japanese postcard collection that I could use as an excuse to invite him.
Öyle bir mazereti kabul edemem.
- I cannot accept an excuse like that.
Hasta olma sana en azından evde kalmak ve film izlemek için mükemmel bir bahane verir.
- At least being sick gives you the perfect excuse to stay home and watch movies.
Onun gecikmesi için hiçbir bahane yoktur.
- There is no excuse for his delay.
Senin özürlerini dinlemeyi reddediyorum.
- I refuse to listen to your excuses.
Mektubunu yanlışlıkla açtığım için özür dilerim.
- Excuse me for opening your letter by mistake.
Bir dahaki sefere daha mantıklı bir gerekçe bulmayı dene.
- Try and come up with a more reasonable excuse next time.
Erkek yeğenim gençliği gerekçesiyle mazur görüldü.
- My nephew was excused on the grounds of his youth.
Beni affetmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to excuse me.
Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
- Excuse me, is there a toilet nearby?
Affedersiniz, ama hasta hissediyorum.
- Excuse me, but I feel sick.
Beni affetmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to excuse me.
Annem onun hatasını affetti.
- My mother excused his mistake.
Biraz izin verir misiniz?
- Will you excuse me for just a moment?
Bana biraz izin verir misiniz?
- Will you excuse me for a moment?
'scuse me, when is the bus due?.
I excused him his transgressions.
You know he shouldn't have done it, so don't try to excuse his behavior!.
Tell me why you were late – and I don't want to hear any excuses!.
... MR. LEHRER: Well, here's a specific ' let's ' excuse me ' ...
... With half of college kids graduating this year without a college ' excuse me, without ...