excited in anticipation

listen to the pronunciation of excited in anticipation
İngilizce - Türkçe

excited in anticipation teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

nervous
{s} asabi

Hiç de asabi değilim. - I'm not nervous at all.

Tom benden daha asabi görünüyor. - Tom seems to be more nervous than I am.

nervous
{s} sinirli

Sinirli bir kişi bu iş için uygun olmaz. - A nervous person will not be fit for this job.

Çok sinirli olmak zorunda değilsin. - You don't have to be so nervous.

nervous
{s} gergin

Yarınki sınav hakkında gergin olmamalısın. - You mustn't be nervous about tomorrow's exam.

Tanık duruşmada konuştuğu sırada gergin görünmüyordu. - The witness did not seem nervous when he spoke at the trial.

nervous
{s} sinir

Sinirli bir kişi bu iş için uygun olmaz. - A nervous person will not be fit for this job.

Sinirli insanlar başlarını kaşırlar. - Nervous people will scratch their heads.

nervous
{s} ürkek

Tom'un ürkekliği fark edilebiliyordu. - Tom's nervousness was noticeable.

Tom gerçekten utangaç ve ürkekti. - Tom was really shy and nervous.

nervous
endişeli

Tom biraz sinirli ve endişeli görünüyor. - Tom looks somewhat nervous and apprehensive.

nervous
{s} sinirsel

Yeni çocuğun sinirsel bir kekemeliği vardı. - The new boy had a nervous stammer.

nervous
asabiyet

Tom asabiyetini saklamaya çalıştı. - Tom tried to hide his nervousness.

nervous
sinirlere ilişkin
nervous
heyecanlı

Ben kaygılı ve heyecanlıyım. - I'm nervous and excited.

Tom sinirli ve heyecanlı. - Tom is nervous and excited.

nervous
nevrasteni nervous impulse tıb
nervous
asabi tembih
nervous
(Tıp) Sinire ait, nervosus
nervous
sinirde uyarma
nervous
nervous prostration sinir argınlığı
nervous
çekingen
İngilizce - İngilizce
Aflutter
nervous
excited in anticipation

    Heceleme

    ex·ci·ted in an·tic·i·pa·tion

    Türkçe nasıl söylenir

    îksaytıd în äntîsıpeyşın

    Telaffuz

    /əkˈsītəd ən antəsəˈpāsʜən/ /ɪkˈsaɪtəd ɪn æntɪsəˈpeɪʃən/