exchange teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- {f} bozdurmak
Günaydın. 600 ABD doları bozdurmak istiyorum. Bugünkü kur nedir?
- Good morning. I would like to exchange US$ 600. What is the rate today?
Biz biraz para bozdurmak için bankaya gitmeliyiz.
- We must go to the bank to exchange some money.
- {f} takas etmek
Para takas etmek istiyorum.
- I would like to exchange money.
- değiş tokuş etmek
- {i} değiş tokuş
Tom ve Mary numaraları değiş tokuş etti.
- Tom and Mary exchanged numbers.
Onlar mahkumları değiş tokuş etme kararı aldılar.
- They decided to exchange prisoners.
- {i} takas
Nerede dolar lirayla takas edilebilir?
- Where can dollars be exchanged for pounds?
Sizinle yapılan takaslar sonsuza dek sürecek gibi görünüyor.
- Exchanges with you seem to go on endlessly.
- döviz
Bugünkü döviz kuru nedir?
- What's today's exchange rate?
Şimdi dolar için döviz kuru nedir?
- What is the exchange rate for dollars now?
- (verb) değişmek
- (Denizbilim) verişimli
- takas değiş tokuş
- para bütünlemek
- takasta bulunmak
- değiştokuş
- (Biyokimya) verişim
- (Bilgisayar) değiştir
Onunla koltukları değiştirdim.
- I exchanged seats with her.
Sally, yirmi-dolarlık bir banknotu beş dolarlık banknotlarla değiştirdi.
- Sally exchanged a twenty-dollar bill for five-dollar bills.
- para tümlemek
- değiştokuş etmek
- (telefon) santral
- teati etmek
- değiş etmek
- (Denizbilim) verişimli alış-veriş
- (Biyokimya) alış-veriş
- santral
- (alısün) merkez
- karşılıklı değişmek
- kambiyo
- borsa
New York Menkul Kıymetler Borsası on günlüğüne kapandı.
- The New York Stock Exchange closed for ten days.
Şirket, Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem görüyor.
- The company is listed on the Tokyo Stock Exchange.
- değiştirme
Bağlantıları değiştirmek ister misin?
- Would you like to exchange links?
Bu kitabı başka bir tanesiyle değiştirmek istiyorum.
- I'd like to exchange this book for another one.
- exchange broker borsa simsarı
- değiş mübadele
- {i} trampa
- döviz kuru
Bugün döviz kuru nedir?
- What's the exchange rate today?
Bugünkü döviz kuru nedir?
- What's today's exchange rate?
- sarraf
- bill of exchange poliç
- {f} değiştirmek
Bu kitabı başka bir tanesiyle değiştirmek istiyorum.
- I'd like to exchange this book for another one.
Amerikan dolarlarını rupnu ile değiştirmek istiyorum.
- I would like to exchange American dollars for rupnu.
- {f} almak
- {f} karşılıklı alıp vermek
- (noun) değişim
- {i} karşılıklı olarak yapma
- {i} telefon santralı
- borsacı
- {i} bozma
- {f} çevirmek
- değişim oranı
Onlar bir bankaya gitselerdi daha iyi bir değişim oranı alırlardı.
- They would have gotten a better exchange rate if they had gone to a bank.
- değiş tokuş,v.değiştir: n.değiştirme
- (Askeri) YOL VERME MERKEZİ, SANTRAL
- {f} bozmak
- {i} karşılıklı alıp verme
- yerini alma
- {f} değiş tokuş etmek, trampa etmek, değiştirmek
- exchange value mübadele kıymeti
- {f} karşılıklı olarak yapmak
- Değişmek
- değiştirme değiştokuş, santral
- merkez
New York Amerika'da borsanın merkezidir.
- New York is the center of the stock exchange in America.
- (Tıp) Değişme, değiştirme, bir şeyi diğer ibr şeyle değiştirme
- (telefon) merkez
- (Ticaret) borsa takas
- (Ticaret) değişim
Jim değişim öğrencisi olarak Japonya'da bizimle kaldı.
- Jim stayed with us while he was in Japan as an exchange student.
Değişim öğrencileri bu kulübe katılabiliyor mu acaba?
- I wonder if exchange students can join this club.
- değiştiri
- exchange-traded
- (Bilim, İlim) Borsada işlem gören
- exchange act
- (Ticaret) sermaye piyasası kanunu
- exchange rate
- (Ticaret) takas oranı
- exchange rate
- (Ticaret) değişim oranı
Onlar bir bankaya gitselerdi daha iyi bir değişim oranı alırlardı.
- They would have gotten a better exchange rate if they had gone to a bank.
- exchange rate
- (Ticaret) döviz kuru oranı
- exchange rate
- (Ticaret) kambiyo rayici
- exchange rates
- döviz kurları
- exchange regime
- kambiyo rejimi
- exchange rings
- Yüzük takmak, evlenmek
- exchange risk
- (Ticaret) döviz kuru riski
- exchange value
- (Ticaret) mübadele kıymeti
- exchange broker
- borsacı
- exchange broker
- sarraf
- exchange buffering
- değiş tokuş tamponu
- exchange check
- kasa çeki
- exchange current
- cari döviz kuru
- exchange letters
- mektuplaşmak
- exchange of goods
- takas
- exchange of information
- bilgi alışverişi
- exchange of the day
- günlük kur
- exchange office
- kambiyo bürosu
- exchange office
- kambiyo gişesi
- exchange profit
- kambiyo kârı
- exchange rate
- kambiyo kuru
- exchange rate
- döviz kuru
Bugün döviz kuru nedir?
- What's the exchange rate today?
Bugünkü döviz kuru nedir?
- What's today's exchange rate?
- exchange rate adjustments
- döviz kuru ayarlamaları
- exchange ratio
- değişim oranı
- exchange risk
- kur riski
- exchange sorting algorithm
- değiş tokuş sıralama algoritması
- exchange transaction
- kambiyo işlemi
- exchange words or blows
- atışmak
- exchange words or blows
- vuruşmak
- exchange bureau
- Döviz bürosu, döviz alım-satım bürosu
- exchange charge
- döviz havalesi masrafı
- exchange consideration
- fikir alışverişi
- exchange control
- döviz kontrolü
- exchange control system
- kambiyo denetim sistemi
- exchange dealer
- döviz ticareti yapan kişi
- exchange discount
- kambiyo iskontosu
- exchange economy
- mübadele ekonomisi
- exchange for communication
- iletişimde değişim
- exchange force
- değiştirme kuvveti
- exchange information
- bilgi alışverişi yapmak
- exchange list
- kur listesi
- exchange marriage
- Berdel: Ailenin kız ve erkek çocuğunun diğer ailenin kız ve erkek çocuğuyla karşılıklı olarak aynı zamanda evlendirilmesi
- exchange of
- değişim
- exchange of contracts
- belge mübadelesi
- exchange of information via radio waves
- radyo dalgaları üzerinden bilgi alışverişi
- exchange of the place
- mahalli kur
- exchange operations
- borsa muameleleri, borsa işlemleri
- exchange operator
- kambiyo operatörü
- exchange premium
- kambiyo primi
- exchange program
- değişim programı
- exchange programme
- değişim programı
- exchange rate change
- kambiyo kurunun değişmesi
- exchange reaction
- değişme reaksiyonu
- exchange student
- Takaslı öğrenci; farklı ülkeden 2 okul arasında anlaşmalı öğrenci takasıyla kültürlerin tanınması, tanıtılması programına dahil öğrenci
- exchange student
- Öğrenci değişimi ile bir diğer ülke okulundan gelen öğrenci
- exchange student
- değişim öğrencisi
- exchange student'
- değişim öğrencisi
- exchange value
- mübadele değeri
- exchange value of currency
- paranın değişim değeri
- exchange visitor
- döviz ziyaretçi
- exchange vows
- (deyim) Evlilik yemini etmek, evlenmek
They exchanged vows on a beautiful island.
- exchange, trade (also swap)
- döviz, ticaret (ayrıca swap)
- exchange alias
- (Bilgisayar) exchange diğer adı
- exchange area
- santral hizmet bolgesi
- exchange area
- santral hizmet bölgesi
- exchange authorization
- (Avrupa Birliği) kambiyo izni
- exchange basket
- (Ticaret) kur sepeti
- exchange blows
- yumruklaşmak
- exchange broker
- borsa simsarı
- exchange broker
- döviz alıp satan kimse
- exchange capacity
- değişim kapasitesi
- exchange council
- (Askeri) KANTİN HEYETİ: Görevleri; bir ordu kantinine nezaret etmek olan bir subaylar grubu. Kantin subayı da bu heyete dahildir. Buna "post exchange council" de denir
- exchange cover
- (Ticaret) kambiyo koruma
- exchange id
- (Bilgisayar) değiş tokuş kimliği
- exchange list
- (Ticaret) borsa kotu
- exchange of blows
- yumruklaşma
- exchange offer
- (Ticaret) alım-satım teklifi
- exchange officer
- (Askeri) KANTİN SUBAYI: Ordu ve Hava Kuvvetleri kantin faaliyetlerini idare eden, Moral Hizmetlere mensup bir subay. Bu subay; izinli askeri personele ordu malı satan kantinleri idare eder ve işletir
- exchange point
- döviz bürosu
- exchange premium
- (Ticaret) kambiyo kurunun prim yapması
- exchange price
- (Ticaret) değişim fiyatı
- exchange property
- (Askeri) KANTİN SATIŞ MADDESİ: Ticari ve satış değeri bulunan ve tedariki halinde bir satış maliyetinin uygulanması mümkün olan mal. Ayrıca bakınız: "sale property"
- exchange rate
- kur farkı
- exchange school
- (Askeri) KANTİNCİLİK OKULU: Bak. "army exchange school"
- exchange service
- (Askeri) KANTİN HİZMETİ: Bak. "army and air force exchange service"
- exchange shots
- karşılıklı olarak birer el silah atmak
- exchange table
- (Bilgisayar) exchange tablosu
- exchange tax
- (Ticaret) kambiyo vergisi
- exchange theory
- değişim kuramı
- exchange type
- (Bilgisayar) değiş tokuş türü
- exchange value
- (Sosyoloji, Toplumbilim) değişim değeri (marx)
- exchange whispers
- kulaktan kulağa fısıldamak
- population exchange
- (Politika, Siyaset) mübadele
- stock exchange rate
- (Denizcilik) Borsa oranı
- commodity exchange
- (Ticaret) emtia borsaları
- commodity exchange
- ticaret borsaları
- commodity exchange market
- ticaret borsası
- currency exchange
- (Turizm) kambiyo
- daily exchange rate
- (Ticaret) günlük döviz kuru
- exchangeable
- iade edilebilir
- foreign exchange
- döviz arbitrajı
- futures exchange
- (Ticaret) vadeli işlem borsası
- gold exchange
- (Ticaret) altın borsası
- in exchange for
- -e karşılık
- in exchange for
- -e karşılığında
- in exchange for
- -e bedel
- international exchange
- uluslararası santral
- labor exchange
- (Ticaret) işçi bulma kurumu
- labour exchange
- (Ticaret) iş bulma bürosu
- labour exchange
- (Ticaret) iş ve işçi bulma kurumu
- student exchange
- (Eğitim) öğrenci değişimi
- telephone exchange
- (Askeri) telefon santrali
- transit exchange
- düzgeçiş santralı
- trunk exchange
- (Teknik,Telekom) gövdeyol santralı
- trunk exchange
- (Teknik,Telekom) şehirlerarası santral
- exchanger
- değiştirici
- exchanger
- döviz ticareti yapan kişi
- exchanging
- {i} değiştirme
- exchanging
- {f} değiştir
Tom bankada para değiştiriyor.
- Tom is at the bank exchanging money.
İkiz olan Mary ve ben kimlikleri değiştirerek ve herkesi kandırarak kendimizi eğlendirirdik.
- Mary and I, who are twins, would amuse ourselves by exchanging identities and fooling everyone.
- exchangers
- değiştiriciler
- exchanges
- değiş tokuş eder
- exchanging
- değiştirerek
İkiz olan Mary ve ben kimlikleri değiştirerek ve herkesi kandırarak kendimizi eğlendirirdik.
- Mary and I, who are twins, would amuse ourselves by exchanging identities and fooling everyone.
İkiz olan Mary ve ben kimliklerimizi değiştirerek ve herkesi kandırarak kendimizi eğlendirirdik.
- Mary and I, who are twins, used to amuse ourselves by exchanging identities and fooling everyone.
- exchangeable
- {s} takas edilebilir
- exchangeable
- {s} değiştirilebilir
Bu giysi üç gün içinde değiştirilebilir.
- This garment is exchangeable within three days.
- exchanger
- (Tıp) Herhangi bir şeiy diğer bir şeyle değiştirmede kullanılan aygıt, değiştirici aygıt