Fevkalade sabır gereklidir.
- Exceptional patience is required.
Çok yakışıklı bir prens istisnai güzel bir prensesle tanıştı.
- A very handsome prince met an exceptionally beautiful princess.
Bu istisnai bir durumdur.
- This is an exceptional case.
Sherlock Holmes'ün olağanüstü problem çözme becerileri vardı.
- Sherlock Holmes had exceptional problem-solving skills.
Tom olağanüstü bir basketbol oyuncusudur.
- Tom is an exceptional basketball player.
Bu istisnai bir durumdur.
- This is an exceptional case.
Çok yakışıklı bir prens istisnai güzel bir prensesle tanıştı.
- A very handsome prince met an exceptionally beautiful princess.
Onun haricinde hiç kimse yoktu.
- No one was absent except her.
Suyla vaftiz etmem için beni gönderen kişinin bana söylediğinin haricinde...
- Except that the one who sent me to baptize with water told me...
Ben hariç herkes şarkı söylüyordu.
- Everybody was singing except me.
Pazartesi hariç herhangi bir gün olur.
- Any day will do except Monday.
Ben onun bir piyanist olması dışında onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I know nothing about her except that she is a pianist.
Üç gün boyunca bir şey yememişti, adamın gıda dışında herhangi bir şey hakkında düşünme sorunu vardı.
- The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
Bu kuralın istisnaları yoktur.
- This rule has no exceptions.
Her kural için istisnalar vardır.
- Every rule has its exceptions.
Tom'un sonuçları kabul etmekten başka seçeneği yoktu.
- Tom had no choice except to accept the consequences.
Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.
- The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı.
- I would buy this watch, except it's too expensive.
Mary son derece güzel bir kız.
- Mary is an exceptionally beautiful girl.
Mary son derece çekici.
- Mary is exceptionally attractive.
The quality of the beer was exceptional.
What an exceptional flower!.
Offensive wars, except the cause be very just, I will not allow of.
I never made fun of her except teasingly.
he was a great lover of music, and perhaps, had he lived in town, might have passed for a connoisseur; for he always excepted against the finest compositions of Mr Handel.
Educators who are earning degrees as learning disability specialists should . . . understand the differences between learning disabilities and other exceptionalities.
... it is greatly appreciated for the exceptional technical characteristics of ...
... an exceptional natural environment ...